Necdet Yaşar

Necdet Yaşar, 1930 yılında Gaziantep’in Nizip ilçesinde dünyâya gelmiş ve 1953 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirmiştir. Musikiye bağlama çalarak başlamış, Mesud Cemil‘in tanbur çalışını dinledikten sonra, yirmi yaşında tanbura yönelmiştir. Öğrencilik yıllarında tanburuyla, Nevzat Atlığ yönetimindeki Üniversite Korosu’nun çalışmalarına ve konserlerine katılmıştır.

Üniversite Korosu’nun bir radyo konserinde yayımlanan taksimini çok beğenen Mesud Cemil’in takdir ve ilgisiyle, İstanbul Radyosu’na girmiş, Mesud Cemil’in yönettiği Klasik Koro’da tanbur çalmıştır. (1953 – 1963) İstanbul Radyosu’na girdikten sonra, uzun yıllar Mesud Cemil’in derin sanat birikiminden yararlanmış, 1953 – 1980 yılları arasında yirmi yedi yıl, İstanbul Radyosu’nda çalışmıştır.

1958 yılında, Münir Nurettin Selçuk yönetimindeki İstanbul Belediye Konservatuvarı İcra Heyeti’ne, tanburî olarak girmiştir. 1976 yılına kadar, bu topluluğun o dönem için büyük önemi olan Şan Sineması konserlerinde tanbur çalmıştır. 1976 yılında, İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’na girmiş ve 1983 yılında bu topluluktan ayrılmıştır.

Necdet Yaşar’ın 1960’lı yıllarda neyzen Niyazi Sayın‘la oluşturduğu ikilinin verdiği saz musikisi konserleri, Türk musikisi çevrelerini de aşan bir ilgi uyandırmış, bu ikilinin sadece saz eserlerinden oluşan, zaman zaman mevlevî ayini gibi sözlü eserlerin de saza uygulandığı programları, icrada dikkate değer bir adım olarak değerlendirilmiştir. Birbirleriyle çok iyi anlaşan, “sazlarını yenebilmiş” bu iki musikicinin, özellikle “beraber taksim” diye nitelendirilen ortaklaşa taksimleri, başka musikicileri de etkilemiştir.

Bu ikilinin çalışmaları gitgide geniş bir dinleyici kesimine ulaşmış, Türk saz musikisinin gelişmesi yolunda umutlar uyandırmıştır. Ortaklaşa taksim, bu sanatçıların çalışmalarından sonra yaygınlaşmış ve bir musiki şekli olmuştur. Necdet Yaşar, 1988 yılında sanat yönetmenliğini de üstlendiği Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu’nu kurmuş, 1995 yılının sonlarında da emekliye ayrılmıştır.

Necdet Yaşar kimdir

Gerek solo olarak, gerekse yönettiği topluluğun sazları ve hanendeleriyle birlikte; Amerika, Kanada, İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika, Finlandiya, Güney Kore, İsrail gibi ülkelerde sayısız konserlere ve resitale katılmıştır.

Necdet Yaşar, 1972 – 1973 ve 1980 – 1981 öğretim yıllarında, A.B.D.’de Seattle’daki Washington Üniversitesi’nde tanbur dersleri vermiş, Türk musikisinin makam, perde ve usûl sistemini öğretmiştir.

Necdet Yaşar, A.B.D.’deyken, Amerikalı musiki araştırmacısı Karl Signell’le birlikte, elektronik cihazlara, Türk musikisinde kullanılan bazı önemli aralıkların grafiklerini çıkarmıştır. Hertanini aralığında, (yani hertam aralıkta) diyez yahut bemol olarak kullanılan, yaklâşık 2.5 koma değerindeki perdelerin ölçümlerini gerçekleştirmiştir.. Bu çalışmanın sonuçları, Karl L. Signell’in Mokam adlı kitabında yayımlanmıştır.

Necdet Yaşar, 1972 yılında Toronto Üniversitesi’nde, 1981 yılında Seul’de, 1982 yılında İngiltere’de Durham Üniversitesi’nde, 1983 yılında New York’taki Columbia Üniversitesi’nde, 1988 yılında de Hong Kong’da düzenlenen, çeşitli ülkelerden birçok musiki otoritesinin katıldığı uluslararası müzikoloji kongrelerine tanburî olarak davet edilmiştir.

Bu kongrelerde Türk musikisini tanıtıcı konserler vermiş ve büyük musiki otoritelerinin takdirlerini kazanmıştır. Bundan sonra, “Necdet Yaşar Ensembie” adı altında kurduğu, küçük musiki topluluklarıyla üç kıtada birçok sanat merkezinde ve tanınmış üniversitede konser vermiştir.

Türk musikisinin öteki sazlarına göre, ses hacmi düşük olan tanbur‘dan, yüksek bir ses verimi elde etmek amacıyla, daha kuvvetli mızrap vuruşları geliştirmiş, sol el kıvraklığını mızrap vuruş şiddetiyle bütünleştirmiştir. Bu sağ ve sol el tekniğini değişik hareketlerle beslemek amacıyla, ses kaydırma (glis sando) tekniğini tanbura uygulayarak, çekme seslerden yararlanmıştır.

Öte yandan, bağlamaya özgü tezeneleri tanbur mızrabıyla, klasik musiki zevkiyle biçimlendirerek taksimlerinde halk musikisi temalarına da sık sık yer vermiştir. Bu uygulamalar, sazın çeşitli tınılarını daha iyi ortaya çıkardığı gibi, çalınan parçalara da yeni nüanslar verilmesini sağlamıştır.

Uzun sapı yüzünden çok kıvrak bir teknikle çalınması zor bir saz olan tanburu, keman, kemençe, ud ve kanun gibi daha kıvrak sazlara rahatlıkla ayak uydurabilecek bir sağ ve sol el tekniği ile çalabilmek için çok çalışmış bir tanburîdir. Sol el kıvraklığını hem yüksek tınılı, hem de zengin, doyurucu seslerle birleştirebilmesi, tanbur tekniğinin en ayırt edici yönüdür.

Necdet Yaşar hayâtı

Necdet Yaşar, Tanburî Cemil Bey‘in tekniğiyle beslenmiş olan bütün bu özellikleriyle, sazı “tam kapasiteyle” kullanma yolunda yeni bir tanbur tekniği ortaya koymuştur. Bununla birlikte, başarısı sadece tekniğiyle sınırlı değildir. Necdet Yaşar, her şeyden önce, “taksim” denilen, doğaçlamaya dayalı musiki şeklinin çok başarılı bir yorumcusudur.

Onun taksimleri gelişmiş bir saz tekniği, makam bilgisi, geçki zenginliği, alışılmamış geçkiler, çeşniler, şedler ve bunlara bağlı değişik nağme buluşlarıyla işlenmiştir. Nağme buluşlarındaki farklılık hemen kendini belli eder.

Aynı makamdan çeşitli taksimleri yan yana getirildiğinde, her taksiminin diğerlerinden farklı nağmelerle örülü olduğu görülür. Taksimlerinde, daima makamların işlenmemiş veya az işlenmiş yönlerini aramıştır.

Taksimi hiçbir zaman basit bir “seyir gösterme” göreviyle sınırlandırmamış, tıpkı besteli bir eser gibi; güzel, kalıplaşmamış nağmelerle bezemek, makâmı bir besteci gibi yaratıcı ve disiplinli bir şekilde işlemek istemiştir.

Taksimlerinde dikkati çeken bir nokta da, taksimden sonra okunacak yahut çalınacak eserin makam yapısıdır. Yaşar, okunacak sözlü eserin bestelendiği makâmın kendine özgü seyir özelliklerini, o makâmın farklı kullanılışları varsa, söz konusu eserdeki uygulamayı hiçbir zaman gözden uzak tutmamıştır.

Necdet Yaşar’ın klasik bir eserden, mesela bir murabba besteden önce yaptığı taksim ile, yirminci yüzyılda bestelenmiş, mesela bir fasıl şarkısından önceki taksimi de birbirinden farklıdır. Eserin bestelendiği dönemin musikisine özgü duyarlılığı taksimine yansıtmaya çalışması, onun icradaki titizliklerindendir ve taksimleri kolaylıkla ayırt edilir.

Herhangi bir taksimi, sadece tekniği ile, mızrap vuruşlarıyla değil, nağmeleriyle, nağmeyi geliştirirken kullandığı tınılarla ve baskı (intonation) titizliğiyle de hemen kendini belli eder.

Necdet Yaşar tanbur

Tanburî Cemil Bey ve oğlu Mesud Cemil‘le günümüze kadar gelen yeni tanbur üslubunun, 1950 yılından sonraki en güçlü temsilcilerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz tanburî Necdet Yaşar, Türk musikisinin; makam, perde ve aralıkları konusunda da en bilgili ve hassas icracılardandır. Perde baskıları kusursuzdur. Makamlara ayırt edici kimliğini veren önemli sesleri, makamların geçki ve şed yollarını, kimi makamlara özgü küçük aralıkları, birbirine benzeyen makamlar arasındaki ince farkları çok iyi bilir.

Ama bu konuda belki de en dikkate değer yönü, az kullanılmış, “nadide” makamlar hakkındaki icra bilgileridir. Arşivlerde bu tür makamlar dan birçok örnek taksimi vardır. Bu bakımdan, Necdet Yaşar, taksimleri sadece zevkle dinlenecek bir tanburî değil, aynı zamanda, makamları işleyişinden önemli icra bilgileri de öğrenilebilecek bir makam hocasıdır. Kırk beş yıldır Türk musikisinde bir tanburî Necdet Yaşar gerçeği vardır. Sazını eski kuşağın üstadlarına beğendirmiş, sevdirmiş, yüksek seviyeli bir sanatkâr olduğunu musiki dünyâsına kabul ettirmiştir. Kaynak: tr-tr.facebook.com

Not: Necdet Yaşar, 24 Ekim 2017 tarihinde vefat etmiş, cenazesi T.R.T. İstanbul Radyosu Mesut Cemil Stüdyosu’nda gerçekleştirilen tören sonrasında, Zincirlikuyu mezarlığına defnedilmiştir.

Necdet Yaşar belgeseli:

Bir yanıt yazın