Hayâtı
Kaynaklarda Zaharya Efendi’nin yaşadığı dönemle ilgili herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır. Nûri Şeyda Bey, İkdam gazetesinde yazdığı bir makalede (7 Rebîülevvel 1316/26 Temmuz 1898) Zaharya’nın (Zacharias), III. Ahmed döneminde (1703 – 1730) Fener Rum Ortodoks Patrikhânesi Kilisesi’nde ilâhi okuyan bir rahip ve iyi bir tanbur icrâcısı olduğunu söyler, ardından Mîr Cemil ve Kürkçü lakaplarını alışının sebeplerini araştırır.
Suphi Ezgi, bazı el yazması güfte mecmualarındaki kayıtlara dayanarak onun Itrî‘den (ö. 1711) sonraki dönemde yaşadığını ve kürkçülükle uğraştığını kaydeder.
Ayrıca Georgios Papadopulos, Simvole İstin İstorian Tis Par’imin Eklisiastikis Musikis adlı eserinde Zaharya’nın III. Selim dönemi (1789 – 1807) bestekârları arasında yer aldığını, aynı zamanda Fener Rum Ortodoks Patrikhânesi Kilisesi başmugannisi Daniel Protopsaltis’in yakın arkadaşı olduğunu, dolayısıyla hayâtının bu tarihlerden hareketle araştırılması gerektiğini yazar.
Hazîne-i Hâssa Dairesi Sırkâtibi Salâhî Efendi Vekāyi’nâme’sinde, 4 Şevval 1150 (25 Ocak 1738) tarihinde Topkapı Sarayı’nda icra edilen bir fasılda kendi eserlerinin de okunduğunu ve Zaharya’nın padişah tarafından ödüllendirildiğini kaydeder.
Rauf Yektâ Bey ise Zaharya hakkında şunları söyler: “Eski üstatlarımızın rivayetine göre Zaharya Efendi, ekseri vaktini yaşadığı asrın mûsiki konservatuvarları hükmünde olan mevlevîhânelerde, tekkelerde geçirir.
Bu mûsiki menbalarına senelerce devamı sayesinde âyin, ilâhi, durak, na’t, ezan okur ve sabah essalâtı verirmiş. Hatta Fener’de oturduğu mahalleye yakın olan mescidin minaresinde ara sıra ezan okuduğu ve gayet muhrik sesiyle sabah essalâtı verdiği meşhurdur”.
Ardından onun eserlerinin, kendisinden önceki bestekârlar tarafından tesis edilen halis klasik Türk üslûbunun ince bir zevkle işlenmiş örneklerinden ibaret olduğunu ifade eder. Ayrıca Zaharya hakkında, ileri yaşlarında Müslümanlığı kabul etmiş olabileceği yönünde kaynağı ve kesinliği belli olmayan bir varsayım da söz konusudur.
Başta Suphi Ezgi ve Yılmaz Öztuna olmak üzere sonradan yazılmış metinlerde Zaharya Efendi’nin 1740 yılı civarında öldüğü belirtilmektedir. Kiryakos Filoksenis Musika Leksion adlı eserinde, Zaharya’nın XVIII. yüzyılın sonlarına doğru eski büyük bestekârların eserlerini içeren Efterpi adlı bir kitap hazırladığını, ancak yayımlayamadan öldüğünü yazar.
Bu eser daha sonra Teodor Fokaefs ve Stavraki Bizantios tarafından 1830 yılında İstanbul’da neşredilmiştir. Aynı zamanda iyi bir nazariyatçı olan Zaharya Efendi’nin bestelediği eserlerin çoğu unutulmuş olup, günümüze ulaşabilen az sayıdaki bestesi klasik repertuvarın önde gelen eserlerindendir. Kaynak: islamansiklopedisi.info