1914 yılında İskeçe’de dünyâya gelen Rüştü Eriç, din alimi Hafız Hilmi Hoca’nın oğludur. 12 yaşında udi Dimitri ve Büyük Serkis’den dersler alarak, ud çalmaya başlar ve o zamandan beri de mızrabı elinden düşmez.
1941 yılında Türkiye’ye göç ederler. Hududa geldiklerinde “Herkes can derdinde bu delikanlı udunu da alıp gelmiş” şeklinde tacizlere muhatap olmamak için, çok sevdiği ve musıki çalışmalarının sembolü olan udunu içi kan ağlasa da İskeçe’de bırakmıştır.
İçindeki musıki ateşi sönmemiş ve belki de daha da şiddetlenmiştir. İstanbul’da İleri Türk Musiki Konservatuar’ına girerek, müziğimizin nazariyatını ve temel bilgilerini bütün incelikleri ile öğrenir. Hocası Hüseyin Sadettin Arel‘ in teşvikleriyle de bestekarlığa başlar. İlk eseri de hocasının isteği üzerine bestelediği yegâh peşrevidir.
1955 yılında girdiği radyoda, hem udi olarak ve hem de idari görevlerde yıllarca başarıyla çalışır. Yumuşak mızrabı, okşar gibi çaldığı sazı ile çok aranılan bir icracı olur.
1961 yılında Cağaloğlu Özel Konservatuarı’nın kurucu ve hocaları arasında yer alır. Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği korosunu da yıllarca başarıyla yönetir, pek çok konserler verir ve sayısız öğrenci yetiştirir.
Bunlar içinde birçok T.R.T. sanatçısı ve Adem Erim, Aziz Bahriyeli, Fevzi Mısır, Halil İbrâhim Çanakkaleli… gibi ünlü hafız ve mevlithanların da bulunduğunu belirtmek isterim. Prof. Dr. Ali Rıza Kural da onun öğrencilerindendir.
Rüştü Hoca, yüzlerce şarkı dışında, peşrev, saz semaisi, nakış beste, nakış ağır semai ve ilahi gibi formlarda da pek çok eser bestelemiştir. Eserlerinde çok tanınan bilinen makamlar dışında, şivenüma, şevkidil, şerefnüma, şevkutarab, rast-ı cedid, şevk-efzâ… gibi seyrek eser bestelenmiş makamları da ustaca kullanmıştır.
Hocası Hüseyin Sadettin Arel’in bulmuş olduğu lalegül makâmındaki takımı da anılmaya değer önemli bir eseridir. Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca “Şeyhül musıkiyyin” diye isimlendirdiği 50 yıllık arkadaşı Rüştü Eriç’i bakın nasıl anlatıyor: “Bütün Rumelilere has halim (yumuşak huylu), selim (kusursuz, sağlam) tabiatlı, dürüst, harama helale çok dikkat eden, akidesi kuvvetli, arkadaşlarına daima değer veren, sosyal münasebetlerde son derecede titiz, nazik, örnek bir insandır.”
Rüştü Hoca, rahmetli Fethi Karamahmutoğlu‘nun teşviklerinin son dönem bestekârlığında çok önemli bir etkisi olduğunu söyler hep. Doğduğu, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçirdiği Batı Trakya türkülerini (Penceresi yola karşı, Yüksek hanaylar, Pencereden kar geliyor, Mahrama vb.) derleyerek unutulmaktan kurtarmış, bu güzel türkülerin halen çalınıp söylenmesini sağlamıştır. Kaynak: ahmetrasimkucukusta.com