Kâzım Uz

Sakallı Kâzım Bey adı ile de bilinen Kâzım Uz, 21 Şubat 1872 tarihinde İstanbul’un Dırağman mahallesinde dünyâya gelmiştir. Babası İşkodra’dan gelerek İstanbul’a yerleşen Mustafa Efendi’dir. Hâfızpaşa ilkokulu ile Fatih Rüştiyesi’nde okuduktan sonra, babasının ölümü üzerine orta öğrenimini Darüşşafaka lisesinde 1892 yılında tamamlamıştır.

Aynı yıl Posta – Telgraf Nezareti Muhasebe Kalemi’nde resmi göreve başlamış, bu sıralarda “Mûsiki Hümayûn”a alınmış ve burada iki yıl kadar çalıştıktan sonra istifa ederek ayrılmıştır.

“Maarif Meclisi” huzûrunda başarılı bir sınav vererek, öğretmenlik hakkını elde etmiş, Ankara İdadisi’nde Türkçe, defter tutma usûlü, coğrafya öğretmeni olmuştur. Dokuz ay sonra terfi ederek, Topkapı Rüştiyesi Türkçei Farsça ve matematik öğretmenliğine getirilmiş, daha sonra aynı bakanlığın özel kaleminde çalışmıştır.

Darüşşafaka Lisesi’nde fahri (gönüllü – karşılıksız) olarak mekanik, matematik dersleri vermiş, 1898 yılından başlayarak Mercan İdadisi’nde, geometri ve “hesab-ı nazari” okutmuş, İstanbul Sultanisi’nde de mûsiki hocalığı yapmıştır.

Bunlardan başka, daha pek çok öğretim kuruluşunda kırk yılı aşkın bir süre içinde eğitimciliğini sürdürmüştür. Mûsiki çalışmalarına Darüşşafaka’da okuduğu yıllarda, Zekâi Dede‘den ders alarak başlamış, okuldan mezun olduktan sonra da hocası ile ilişkisini kesmeyerek, evinde yaptığı meşk (öğrenmek için yapılan çalışma, alıştırma) lere devam etmiş ve bir çok eser öğrenmiştir.

On beş yaşında başlayan bu dersler, Zekâi Dede’nin ölümüne kadar sürmüştür. Bütün Mevlevi âyinleri ile nâdir dini eserlerimizi geçmiştir. Musullu Hâfız Osman Efendi’den de yararlanmış, kendi ifadesine göre Osman Efendi’nin ısrarı ile sultaniyegâh makâmındaki âyinini bestelemiştir.

Kâzım Uz, Mevlevi idi. Bahariye Mevlevihânesi’ne devam etmiş, mutribe çıkmış ve âyin okumuştur. Bu sıralarda Hüseyin Fahreddin Dede’yi tanımış, bu büyük ustadan mûsikimizin inceliklerini öğrenmiştir.

Zeki, yerine göre ciddiyeti ve şakayı ayıran, terbiyeli bir kimseymiş. İçki kullanmazmış ve eğlenceye de düşkün değilmiş. Zekâi Dede‘den öğrendiklerini “Hataü’l-Ervâh” adı altında yazmış, ancak bastıramamıştır.

Batı mûsikisi nazariyatı ile ilgili bir kitabı ve âyini basılmıştır. Hüseyni-bûselik makâmını bulmuş, Koska’da “Darülmûsiki” adı altında açtığı okulda, başta Sâdettin Kaynak olmak üzere, pek çok öğrenci yetiştirmiştir.

Lâmia hanımla evli ve bir oğlu ile bir kızı olan Kâzım Uz, iki yüz kadar eser bestelemişse de, bunlardan âyin, durak, ilâhi olmak üzere altı dini eser, bir operet, üç peşrev, iki saz semâisi, bir beste, yirmi altı şarkı ile yirmi beş marşı bilinmektedir.

9 Kasım 1942 tarihinde, Suadiye’deki kira evinde vefat eden Kâzım Uz, Edirnekapısı mezarlığında toprağa verilmiştir. Kaynak: eksd.org.tr

Bir yanıt yazın