Eserin künyesi

Yöresi: Rumeli yöresi
Kaynak kişisi: Ârif Şentürk
Derleyeni ve notaya alanı: Mehmet Özbek
Formu: Türkü formu (Ağıt)

Sözleri

Kırcaliyle, Arda, arası
Saat sekiz, sırası (Yusufum, saat sekiz, sırası)
Ardalılar, ağlıyor (Yusufum)
Yoktur, çaresi

Bağlantı:
Aman bre, deryalar, kanlıca, deryalar
Biz, nişanlıyız
İkimiz de, bir boydayız
Biz deli, kanlıyız

Çıkar, aba poturunu
Dalgalar, artacak
Demedim mi, ben sana?
Kayığımız, batacak

Kırcaliyle, Arda, boylarına
Kimler, gidecek?
Garip Yusufun, annesine
Kim haber, verecek? (Zavallı Feride’nin, annesine, kim haber, verecek)

Kırcali: (Kırca Ali) Bulgar sınırına yakın, Türklerle meskün köy.

Öyküsü

Kırcaliyle, Arda, arası türküsünün (ağıt) öyküsü

Yusuf ile Feride, birbirlerini çok severler ve kendi aralarında nişanlanırlar. Ancak aileleri bir türlü evlenmelerine razı gelmez. Yusuf bir gün kafasında bir plan yapar. Arda Nehri’ni sevdiğiyle geçerek, izlerini kaybettirip yeni bir hayât kurmayı düşler. Bu durumu Feride’ye anlatır.

Birlikte bir gece kaçarlar. Kayıkla Arda Nehri’nden geçmek için dayılarının köyü Kırcali’ye giderler. O geceyi orada geçirirler, aynı yatakta yatarlar. Ama babasının rızası ve nikâhı olmadığından, birbirlerine dokunmazlar. Yusuf, belindeki kamayı ve boynundaki cevşeni çıkarır, yatağın ortasına koyar.

Bak Feride: “Ben senden yana dönersem, Kur’an çarpsın, kılıç kessin. Sen benden yana dönersen kılıç kessin, Kur’an çarpsın” diyerek, yemin edip uyurlar.

Sabahleyin saat sekiz civarında erkenden, Arda Nehri’ne inerler. Arda boyunda bağlı bulunan kayığı bulurlar ve onunla karşıya geçmek isterler. Akşamdan yağan yağmur, Arda nehri’nin sularını yükseltmiş, oluşan sel suları nehri dalgalı ve şiddetli akar hale getirmiştir.

Feride, Yusuf’un kolundan tutarak: “Dalgalar çok yüksek, bu kayık bizi karşıya geçirmez. Ne olursun geri dönelim” der. Yusuf ise: “Geri dönersek vururlar bizi. Merak etme ben bu suları çok iyi bilirim.” der. Kayığa binerler. Azgın dalgalarla boğuşarak karşıya geçmeye çalışırlar. Güçlü bir dalga gelip, kayığı ikiye böler. Feride bir çığlık atar.

Yusuf bir eliyle Feride’nin elini tutarken, diğer eliyle de, su içinde kalınca ağırlaşan poturunu çıkarır. Büyük güçlükle azgın dalgalarla boğuşarak, Feride’yi Arda kenarına getirmeyi başarır ve ağaç dallarına tutunmasını ister. O arada güçlü bir dalga gelir. Yusuf’u alıp deryanın içine atar ve Yusuf gözden kaybolur. Feride arkasından bağırır. “Yusufummmm!… Demedim mi sana kayığımız batacak”…

Onun o sesine köylüler gelir. Feride, iki elinin arasına aldığı başını sallayarak bu ağıtı söyler. Feride bir daha evlenmez. Genç kızların, âşıkların, sevgilerin, kavuşamayanların dert ablası olur. Bu ağıt zamanla “Deryalar” olarak bilinen meşhur Rumeli Türküsü olur. İnsanı kimi zaman uzaklara götürür, kimi zaman da uzun uzadıya bir iç çektirir ki; nehirler, deryalar, dağlar hürmet eyler…
Kaynak: medyakesan.com.tr

Arif Şentürk anlatıyor

Kırcaliyle Arda arası türküsünün öyküsünü Havva Karakaş anlatıyor

https://www.salihbora.com/wp-content/uploads/2018/06/kircaliyle-arda-arasi-hikayesi.mp3

Video yorumları

Ârif Şentürk

Havvâ Karakaş

Soner Özbilen

Notası

Bir yanıt yazın