Eserin künyesi

Yöresi: Muğla – Bodrum yöresi
Kaynak kişisi: Rüştü Gür
Derleyeni ve notaya alanı: Muzaffer Sarısözen
Formu: Türkü formu

Sözleri

Çökertme’den, çıktım da Halilim, aman başım, selâmet
Bitez de yalısına, varmadan Halil’im, aman koptu, kıyâmet
Arkadaşım, İbram çavuş, Allah’ıma, emânet

Bağlantı:
Burası da, Aspat değil Halil’im, aman Bitez yalısı
Ciğerime, ateş saldı, telli kursun, yarası

Güvertede, gezer iken, aman kunduram, kaydı
İpekli mendilimi Halil’im, aman o rüzgâr, aldı
Çakır da gözlü, Gülsüm’ümü, aman kolcular, aldı

Gidelim, gidelim Halil’im, çökertme’ye, varalım
Kolcular gelirse Halil’im, nerelere, kaçalım?
Teslim Olmayalım, Halil’im aman, kurşun, sıkalım

Öyküsü

Çökertme'den, çıktım da Halilim, aman başım, selâmet türküsünün öyküsü

Bodrum, bildiğimiz Bodrum olmadan yıllar yıllar önce, henüz 1900’lü yılların başında, balıkçılık, süngercilik ve en ilginci de “kaçakçılık”la geçinen küçük ve sakin bir sahil kasabasıdır. (Evet, yanlış duymadınız kaçakçılık) Kaçakçılık, İstanköy (Kos) adası ile iki yönlü olurmuş.

Bodrum’dan tütün, İstanköy’den de kahve, rakı gibi şeyler gelirmiş. Yasadışı kazanç kapısı bir kez açılınca, nemalanan çok olur derler, işte kahramanımız Halil Efe’de, yakın arkadaşı İbram (İbrâhim) Çavuş ile birlikte, hayâtını kaçakçıları haraca keserek kazanan bir efeymiş.

Türkünün hatun kişisinin asıl adı ise Havse (Hafize) dir ve Havse’nin anası, çengilik yapan namlı dilber Türkbükü’lü Kel Gülsüm (yöresel ağızla Güssüm) dür.

(Bilmeyenler için Çengi, erkeklerin sazlı sözlü ve alkol alınarak yapılan eğlencelerinde dans eden ve onlarla birlikte olan kadın demektir.) Havse’nin güzelliği herkesin dilindedir ve Bodrum Kaymakâmı olan “Çerkes Kaymakâmı”nın da temizlik ve ev işlerini yapmaktadır.

Çerkes Kaymakam nicedir beğendiği bu kıza karşı çeşitli duygular beslemektedir. Ancak bu tarz duygulara kaymakamla birlikte başkaları da sahiptir. Gel zaman git zaman, İbram Efe bu güzelliğe kayıtsız kalamaz ve Havse’yi, 2. karısı olarak eve getirir. Ancak evdeki hesap çarşıya uymamış, hem ailesinden, hem de çevreden bir hayli tepki almaya başlamıştır.

Çünkü namlı çenginin kızı, Çerkes Kaymakâmın odalığı olarak kabullenilen Havse’yi İbram Efe’nin namusuna sığdıramazlar. Diğer efeler de durumdan rahatsız olmuşlardır bir kere ve racona halel gelmemesi için karar alırlar. İbram Efe’nin elinden Havse zorla alınacaktır.

İbram Efe önce karşı çıkmaya çalışır başta, ama pabucun pahalı olduğu çabuk anlaşılır. Efelerin gerekirse kendisini öldürebileceklerini anlayınca evdeki eşini ve gelinlik yaşa gelen kızını korumak için Havse’yi teslim etmek zorunda kalır.

Efeler tarafından dağa kaldırılan Havse, artık annesi gibi çengi olacak ve bundan sonra adı Çakır Güssüm olarak anılacaktır. Gel zaman git zaman, Halil Efe ile Çakır Güssüm arasında bir aşk doğar. Halil Efe kafasına koymuştur, Çakır Güssüm’ünü dağdan ve diğer efelerden (arkadaşlarından) kaçıracaktır.

Güssüm’ün efelerin yanında bulunduğu zaman diliminde eli kolu bağlı olan Çerkes Kaymakam bu haberi aldığında aradığı fırsat ayağına gelmiş olur. Çakır Güssüm’ü diğer efelerle paylaşma fikri onu yeterince delirtmiştir ve artık intikam zamanı gelmiştir.

Efeler bir yandan, Çerkes Kaymakam ve kolluk kuvvetleri diğer yandan Halil’in peşine düşer. Aylarca sürecek bir kaçış başlamıştır. Halil Efe, gün geçtikçe kaçacakları yerlerin azaldığını, ona yardım edenlerin büyük baskılar altına girdiğini görünce, İstanköy adasına kaçmaya karar verir.

Bunun için de Çökertme’ye gelir. Burada adı geçen Çökertme, Yalıkavak’ta, şu anda Marina’nın olduğu yerdir, hâlen adı da “Çökertme Caddesi”dir. Bilinenin aksine, Gökova’daki Çökertme’nin türküdekiyle alakası yoktur. Halil Efe ve Güssüm Yalıkavak Çökertme’den adalara kaçmayı planlarlarken, Rum denizci Kostapao ve gemicisini de rehin alarak Kostapao’nun teknesiyle yola çıkarlar.

O zamanlarda Rumlar tarafından pek sevilmeyen ama son derece de korkulan Halil Efe’nin deniz ve denizcilikle ilgisi yoktur. Ne yapacağını şaşıran Kostapao bu durumdan kurtulmak için fırsat kollamaya başlar. İlerleyen saatlerde rüzgarla birlikte deniz de sertleşince, zaten denizci olmayan Halil Efe’yi ikna etmek kolaylaşmıştır.

Halil’e böyle devam ederlerse teknenin dayanamıyacağını, daha açıklarda havanın daha çok sertleşeceğini ve batacaklarını söyler. Hava kalana kadar Aspat’a (Kara incir plajının yanındadır ve halen “Aspat Beach” diye bir tesis vardır) sığınmanın uygun olacağını, daha sonra oradan adalara (muhtemelen İstanköy’e) geçmenin kolay olacağını söyler.

(Çökertme’den Aspat’a varmak için Bodrum Yarımadası’nın tüm batı kıyılarını geçip, güney doğuya dönmek gereklidir. Akyarlar Fener Burnu’ndan Aspat’a dönmekle, İstanköy’e devam etmek arasında mesafe olarak hiçbir farklılık yoktur.) Kostapao, fırtına bahanesiyle mümkün olduğunca Bodrum’a yaklaşmak ve Halil Efe’nin başına ödül koyan Çerkes Kaymakama haber göndermeyi planlamaktadır.

Fırtına’dan gözü korkan Halil Efe, İstanköy’ün ışıklarını da görünce Aspat’ta beklemeyi kabul eder. Aspat’a doğru dümen kırdıkları zaman, Kostapao, Halil’le Güssüm’e rakı ikram eder. Ama rakıların içlerine balık yakalamak için de kullanılan bitkiden elde edilen beyaz renkli bir sıvı karıştırmayı ihmal etmez.

Böylece Halil ve Güssüm derin bir uykuya dalarken, tekne Aspat’ı geçerek karşısındaki Bitez Yalısı’na gelir. (Bodrum bölgesinde köyler denizden içeride kurulmuştur. Deniz kıyısındaki sahil şeridine, “yalı” denir, yoksa burada hayalimizdeki gibi bir konak olduğunu düşünmeyin)

Kostapao’nun Halil ve Gülsüm’ü doğrudan Bodrum Limanına götürüp teslim edememesinin nedeni Bodrum halkının Halil’e olan sevgisinden ötürü gizlice ona destek çıkmalarıdır. Eğer kendisinin Halil’in ele geçmesine yardımcı olduğu öğrenilirse, Bodrum’la olan bütün ilişkisini kesmek zorunda kalacağından çekinmesidir.

Kostapao’nun yardımcısı karaya çıkarak Çerkez Kaymakam’a Halil ve Güssüm’ün Bitez’de teknenin içinde olduğunu bildirir. Çerkez Kaymakam emrindeki kolcuları karadan Bitez’e yollarken, gümrük muhafaza teknesi de denizden kaçmalarını engellemek için yola çıkar. Bitez’e daha önce gelen kolcular dayanamayıp ateş etmeye başlayınca, kendisi ve teknesi de ateş altında kalan Kostapao hemen demir alır ve kıyıdan uzaklaşmaya başlar.

Bu arada Halil Efe’yi de uyandırır. Çok geçmeden muhafaza teknesiyle karşılaşırlar ve muhafaza teknesinden açılan ateş sonucu Halil Efe yaralanır. Yaralı olarak Bodrum limanına muhafaza teknesiyle getirilir. İbret olsun diye akşama kadar Kaymakamlığın bahçesinde bırakılır.

Su istediğinde bile yaralı Halil Efe’ye su vermeyen kolcular, pek ölmeye niyeti olmayan Halil Efe’yi kaymakâmın emriyle gece iz bırakmadan boğarlar. Başta Gülsüm olmak üzere, ölüm haberini alan bütün Bodrum yasa bürünmüş ve anısına bu türküyü yakmıştır. Bugün Bitez Belediyesi’nce açılan yarışma sonucunda seçilen heykel, tamamlanarak Bitez Yalısı’na yerleştirilmiş ve Halil Efe ile Çakır Güssüm’ün aşkarını anıtlaştırmıştır.

Heykelin dikildiği yer ile ilgili olarak Bitez Belediyesi tarafından “Halil’in vurulduğu ve kanının aktığı yere dikilmiştir” gibi bir açıklama yapılmıştı. Ancak bu açıklamanın hikaye ile olan çelişkisini herkesin kendi yorumuna bırakıyorum. Bodrum’a yolu düşenler, Bitez Yalısı’na geldiklerinde, koyun sol tarafında belediyeye ait iskele kafenin yakınlarında bulunan bu heykeli görebilirler.

Not: Alıntı “wikipedia”dan yapılmış, yöresel bazı açıklamalar ve eklemeler yapılmıştır.

Video yorumları

Tolga Çandar

Şahin Gültekin

Ali Çakar

Orhan Hakalmaz

Notası

Bir yanıt yazın