Mümkün mü unutmak güzelim neydi o akşam - Râkım Elkutlu

Eserin künyesi

Bestecisi: Rakım Elkutlu
Güfte şairi: Rıfat Ahmet Moralı
Makâmı: Nihâvend makâmı
Usûlü: Aksak ve semâî usûlleri
Formu: Şarkı formu

Sözleri

Mümkün mü, unutmak, güzelim, neydi, o, akşam?
Rüya, gibi, hülyâ, gibi, bir, şeydi, o, akşam
İçtik, kanarak, bir, ezeli, meydi, o, akşam
Rüya, gibi, hülyâ, gibi, bir, şeydi, o, akşam

Öyküsü

Aşağıdaki hikâye belki yaşanmamıştır. Belki de sadece bir yakıştırmadır. Çünkü hikâyenin kahramanı çok saygın bir din adamıdır.

İzmir’in tanınmış simalarından Rakım Elkutlu Hoca. Ancak bunun yanında hikâyeyi nakleden ise Sayın Tamburi Necdet Yaşar’dır. Gaziantep’e Konser için geldiğinde anlatmış idi.

Kendisine de Sayın Rakım Elkutlu’nun oğlu aktarmış. Dolayısı ile Nakledenin sözüne güvenerek, fakat Rahmetli Elkutlu Hocanın ruhunun bizi mazur göreceği düşüncesi ile anlatıyorum.

Eğer hikâye gerçek ise, Hoca’yı da ayıplamamak gerekir. Çünkü böyle bir şarkı, böyle bir ifade başka nasıl yazılır ki.

İzmir’de o yıllarda zengin ve huysuz bir adam yaşamakta imiş. Güzel bir de karısı varmış bu huysuz, zengin ve hatırlı eşrafın. Hatırlı birisi olmasının yanında huysuzluğu herkesçe malummuş. Hikâyemize konu olması da bu özelliğinden kaynaklanıyor. Özellikle karısına karşı tam bir erkekmiş.

Günümüzün moda deyimi ile tam bir Taş Fırın Erkeği imiş. Günün yorgunluğunu, iş stresini akşam karısından çıkartırmış. Yemek neden hazır değil, ev neden ısınmamış, çocuklar neden çok gürültü yapıyorlar gibi sudan sebeplerden devamlı kavga çıkartırmış. Tansiyon biraz daha yükselince ise karısını boşamaya kalkarmış.

O zamanlar daha Medeni kanun felan da yok veya varsa da uygulama pek fazla değil. Evlilikler İmam nikâhı ile yapılmakta ve İslami Kanunlar uygulanmakta olduğundan, bunun şımarıklığı ile sık sık karısına boş ol diyebiliyormuş. Karısının ailesi de pek öyle zavallı insanlar değillermiş. Bakmışlar adam huysuzlukta gittikçe azıtıyor. Çekilecek hal kalmadı, bir değil, iki değil, dayanamamışlar, kızlarını baba evine geri almışlar.

Adam huysuzlukta bayağı ileriymiş amma, gene de karısını sevmekte imiş. O zamanların kültüründe kadına değer vermek olmadığından, biraz da şımarıklığından böyle yapmakta imiş. Kız tarafından böyle bir tepki beklemediğinden, adam önce şaşırmış. Sonra da aklı başına gelmiş. Bir süre idare etmeye çalışmış. Kabadayılığa yedirememiş.

Üç beş gün geçmiş geçmeye de böyle gitmeyeceği de anlaşılmış. Evde dirlik düzen kalmamış. Bulâşıklar birikmiş, kirliler çoğalmış. Makine neyin de yok ki atasın da yıkayasın. Bizim hanım ara sıra birkaç günlüğüne kızın yanına gider de, çektiğim rezilliği ben bilirim. Adam karıyı da seviyor.

Onun özlemi bir yandan, evdeki rezillik bir yandan, ne yapmalı da karıyı geri getirmeli diye başlamış kara kara düşünmeye. Kalkmış bir hocaya gitmiş. Sormuş ne yapmalı diye. Hoca da dinlemiş, dinlemiş, epeyce düşünmüş. Sonunda bu işin çaresi olarak Hülle yapmayı uygun bulmuş ve önermiş. Hülle yapmak geleneği o zamanlar sık başvurulan bir yol imiş.

3 kez boş ol dedikten sonra ayrılan bir çiftin yeniden evlenmesi mümkün olmuyormuş. Ancak kadın güvenilir biri ile en az bir gece evli kaldıktan sonra yeni koca kadını boşar ise eski koca tekrar kadını alabilir imiş. Bu operasyona da Hülle deniliyormuş. Adam uzun uzun düşünmüş. Kim ile bu iş kazasız belasız yapılabilir diye. Kadının ailesi de durumu uzun uzun düşünmüş.

Demek kadının da gönlü varmış ki, olursa böyle olur diye dayatmış. İki tarafta başlamışlar ahlakına sağlam birini aramaya. Uzun aramalar ve eşin, dostun uğraşları sonunda sözüne, eline, beline güvenilir olarak Mahallenin İmamı Rakım Elkutlu Hocayı bulmuşlar.

Hoca yaşını, başını almış, sözüne ve kişiliğine güvenilir saygın birisi olduğundan Adamın içi rahat bu işe razı olmuş. Hoca’ya da anlatmışlar. Hoca da razı gelmiş duruma. Sonunda iyi bir iş yapacak, bir yuvanın kurtulmasına vesile olacak. Fazla naz etmemiş ve kabul etmiş. Tabii bu kabul edişin altında başka nedenler var mıdır bilemeyiz.

Şartlar yerine getirilmiş ve Hülle Evliliği gerçekleşmiş. Nikâh kıyılmış ve Hoca ile Eşi geceyi geçirmek üzere evlerine çekilmişler. Hoca yaşlı olduğundan ve sözüne er kişi olduğundan, adam da kafası rahat evinin yolunu tutmuş. Ertesi gün Hüllenin şartları yerine geldiğinden Rakım Hoca karıyı boşamış. Sonra adam tekrar kadına nikâhı kıymış ve evlerine gitmişler. Adam tekrar huysuzluk yapmamaya söz verdiğinden evlilik bozulmadan devam etmiş.

Yani her halde öyle olmuştur. Aradan kısa bir süre geçmiş. İzmir sanat çevrelerinde Rakım Hocanın yeni bir şarkısı çalınmaya ve söylenmeye başlamış.

Mümkün mü, unutmak güzelim, neydi, o akşam?
Rüya gibi, hülyâ gibi, bir şeydi, o akşam
İçtik kanarak, bir ezeli, meydi, o akşam
Rüya gibi, hülyâ gibi, bir şeydi, o akşam

Her ne kadar bu hikâyeyi Rakım Elkutlu Hocamıza yakıştıramadım ise de, Sayın Necdet Yaşar’ın anlatmasına da kayıtsız kalmak mümkün değildi. Kaynak: Mehmet Reşat Önal

Notası

Video yorumları

Sâbite Tur Gülerman

Perihan Altındağ Sözeri

Mülkiye Toper

Bekir Sıdkı Sezgin

Nesrin Sipâhi

Dilek Türkan

Bir yanıt yazın