Türk sanat müziği ses sanatçısı Seher Dilmaç Meriç, Trabzonlu bir inşaat ustası olan Hilmi Dilmaç ile, ev hanımı Cemile Dilmaç’ın kızları olarak İzmir Narlıdere’de dünyâya gelir.
Eğitim hayâtına Narlıdere Oğuzhan İlkokulu’nda başlayan küçük Seher’in, “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna verdiği cevaplar arasında “şarkıcılık” yoktur.
Ortaokul çağına gelen Seher’in kaydı, İnönü Lisesi’ne yapılır. Küçük aile topluluklarında şarkılar söylemeye başlayan Seher, aldığı övgü dolu sözler ve alkışlarla müziğe ilgi duyar.
Ortaokul yıllarının ardından gelen lise hayâtı onu alıp, Afyon Sağlık Meslek Lisesi’ne götürür. Ancak aile hasretine dayanamayan Seher’in kaydı, “yatay geçiş”le İzmir Atatürk Sağlık Meslek Lisesi’ne alınır. 1987 yılında “ebe hemşire” olarak liseden mezun olan genç kızın tayini Elazığ’a çıkar.
Ancak Seher, görev yerine hiç gitmez ve hemşirelik macerası daha başlamadan bitmiş olur.
Eğitim hayâtına devam etmek için üniversite kapısını zorlayan Seher Dilmaç Meriç, aynı anda hem Yüksek Hemşireliği, hem de Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuarı’nı kazanır. Seher Dilmaç Meriç, bu önemli kararını hangi şartlarda verdiğini şöyle anlatıyor:
“Gittiğimiz hemen her toplulukda bana şarkı söyletirlerdi. Bunlardan birinde, bir arkadaşımın düğününde çıktım ve şarkımı söyledim. Ama o gün orada Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuarı hocalarından Atınç Emnalar‘ın eşi varmış. Seher’in sesini çok beğenen Bayan Emnalar, bundan eşine de bahseder. Atınç Bey’in cevabı ise “Bir gün dinleriz” olur.”
Bu arada eğitimini aldığı hemşireliği, yakın çevresinde yapan Seher, bir gün mahallede yaşlı bir kadına iğne yapmaya gider. Ancak kadının iğnesi biter ve yenilerini yazdırma görevi, genç Seher’e verilir. Seher ilaçları yazdırmak üzere yaşlı kadının doktoruna gider. Gittiği doktor, kendisinden bahsedilen Atınç Emnalar‘dan başkası değildir. Devamını Seher Hanım’dan dinliyoruz:
“Daha önce beni başka bir yerde gördüğünden, bir göz aşinalığı olan Atınç Hoca’nın ilk sorusu; “Sen şarkı söylüyor musun?” oldu. “Söylüyorum” cevabını verince bana, “İyi. Bir gün gel seni dileyim, çünkü ben konservatuarda hocayım. Konservatuvar sınavlarına da hazırlan.” dedi.”
Atınç Hoca’nın söylediklerini hemen ailesiyle paylaşan ve onların da onayını alan Seher, konservatuarın yetenek sınavlarına katılır ve kazanır. Genç kız böylece amatörce uğraştığı müziğe, profesyonellik adına ilk adımı da atmış olur.
1989 yılında, T.R.T.’nin açtığı Amatör ses yarışmasına katılan Seher Dilmaç Meriç, bölge ikincisi olur. Ardından da T.R.T.’de akitli sanatçı olarak çalışmaya başlar. Bu, Seher Hanım’ın hayâtında 15 yıllık bir sürecin de başlangıcıdır.
Çevresinde sesinin yanında güzelliği ile de göz dolduran Seher’in, annesi Cemile Hanım 1989 yılında Yeni Asır’da bir güzellik yarışması duyurusu görür ve kızına “katılmak ister misin?” diye sorar. Seher, bugün bir gençlik hevesi ve heyecanı olarak nitelendirdiği yarışmaya katılmaya kara verir. Sonraların ünlüleri arasına katılan Jülide Ateş, Esin Moralıoğlu gibi isimlerin katıldığı yarışmadan 5. olarak çıkar.
Bu renkli anılar için, zihninde özel bir yer ayıran Seher Dilmaç Meriç, eğitimini aldığı müziğe kaldığı yerden devam eder. Taa ki bir yıl sonrasına kadar. Devamını kendisinden dinliyoruz.
“Yeni Asır’ın o zamanlar geleneksel hale getirdiği Fuar Güzeli Yarışması’na az kalmıştı. Bir gün jüri üyelerinden birisinden bir telefon aldım. “Bu yıl yarışmaya katılanlar arasında birinciliği hak edecek güzel yok.
Yarışmaya katılmayı düşünür müsün?” dedi. Benim cevabım ise hazırdı: “Düşünmem, çünkü ben geçen yıl girdim ve hevesimi aldım.” Ancak jüri üyesi pes etmez ve ısrarlarını sürdürünce, Seher Dilmaç Meriç kendisini ikinci kez podyumda bulur ve “Yeni Asır Fuar Güzellik Kraliçesi” olarak taçlanır.
Ardından, Porto Riko’da düzenlenen güzellik yarışmasında Türkiye’yi temsille görevlendirilir. İlk defa yurt dışına çıkan genç kız, bu yarışmada derece alamasa da, unutamayacağı güzel günler geçirir. Konservatuvar’da son sınıfa gelen Seher Dilmaç Meriç, İzmir Fuarı’ndaki gazinolardan birinden sahne teklifi alır.
Rektörlük izniyle sahneye çıkan Seher’e, kendisini güzellik yarışmasından tanıyan basın büyük ilgi gösterir ve ilk sahne deneyiminin haberleri, yerel basının birinci sayfalarında yer alır. Bu ilgiden cesaret alan Seher Dilmaç Meriç, Fuar süresince program yapmak üzere anlaşma imzalar. Yıl 1991’dir.
Kelimenin tam anlamıyla kısmeti açılan Seher Dilmaç, İstanbul’dan kaset, hemen ardından da mezun olduğu Konservatuvar’dan öğretim görevliliği teklifi alır. Bir kez daha tercihini konservatuvar’dan yanan kullanan Seher Dilmaç Meriç, sanatçı sözleşmeli öğretim görevlisi olarak, ses eğitimi ve temel bilimler bölümünde ders vermeye başlar.
Ancak aklının bir köşesinde kaset çıkarmak yatan Seher Dilmaç Meriç, gerekli girişimlere başlar. Ama o dönem esen arabesk rüzgarlarından o da nasibini alır. Kaset yapacak firmanın yetkilisinin önerisini dikkate alsa da bunu asla yapamayacağını anlayan Seher Dilmaç, soluğu yine İzmir’de alır.
Lise yıllarında hem müzikteki başarıları, hem de spora yatkınlığı nedeniyle iki öğretmeni arasında kaldığını belirten Seher Dilmaç Meriç, o günleri şöyle anlatıyor: “O dönem ilk yatılı okul yıllarım olduğundan “Boş zamanım kalmasın, düşünüp mutsuz olmayım” diye kendimi bu tarz aktivitelere verdim. Öyle ki; bir yandan voleybol takımındayım, hentbol oynuyorum ve koşuyorum.
Diğer yandan da korodayım ve hoca olmadığında, onun yerine koroyu yönetiyorum. Ama bu saadet çok uzun sürmedi. Çünkü müzik öğretmenim ile beden eğitimi öğretmenim aralarında konuşmuşlar ve “Ya bende, ya sende olsun, müzik ve spor her ikisi birlikte yürümüyor” demişler.
Sonra da beni çağırdılar ve bu durumu açıkladılar. Ardından da düşün dediler. O an hiçbir şey söyleyemeden odadan çıktım. Nasıl hüngür hüngür ağlıyorum anlatamam. Çünkü sporu çok seviyorum ama müzik de asla terkedemeyeceğim bir şey. İki arada bir derede kalmak sözü tam da beni tarif ediyor. Sonra tercihimi müzikten yana kullandım. Bu olaydan sonra, spora adeta küstüm ve uzun süre hiçbir yarışmaya, maça gitmedim.”
Seher Dilmaç Meriç ve Tolga Meriç, sahne aldıkları Ege Üniversitesi Konak Atatürk Kültür Merkezi’nde dünyâ evine girdi. “Bir Düğün Masalı” adını verdikleri törene 7. Cumhurbaşkan’ı Kenan Evren, çiftin yakınları ve seçkin davetliler katıldı. T.R.T. ses sanatçısı ve Ege Üniversitesi Türk Musikisi Konservatuarı öğretim görevlisi Seher Dilmaç Meriç ile Tolga Meriç, A.K.M. Adnan Saygun Salonu’nda çıktıkları sahnede, Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ’ın kıydığı nikahta bir ömür boyu mutluluk için imza attılar.
Şahitliklerini E.Ü. Rektörü Prof. Dr. Ülkü Bayındır ile Esra Eryılmaz’ın üstlendiği nikahın ardından sahne alan çift, söyledikleri parçalarla davetlileri coşturdu. 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in yanı sıra emekli orgeneral Fikret Küpeli, Prof. Dr. Refet Saygılı, Prof. Dr. Suat Çağlayan ve davetliler çiftin söylediği parçalara eşlik etti.