Selahattin Pınar‘dan Zeki Müren‘e, Münir Nurettin‘den Sâdettin Kaynak‘a birçok üstadla aynı sahneyi paylaşan Tanburi Sâdun Aksüt, Necâti Tokyay’ı anlatıyor: “Hayâtta çok ıstırap çekmiş kişiler yok mu? Bunların içinde Türk musikisi sanatçıları da var. Necâti Tokyay!
Çok ıstırap çekti. Kız kardeşlerine baktı, evlenemedi, bir evi barkı olmadı, hep kirada yaşadı ve ıstırap içinde öldü.”
1906 yılında dünyâya gelen Necâti Tokyay, 1 Aralık 1988 tarihinde vefat etmiştir.
1956 yılında Mümtaz Yener yönetmenliğinde çevrilen, çingeneler arasında büyüyüp güzel bir kız olan Papatya’nın, bir rastlantı sonucu tanıdığı ressam Haluk’la aşk öyküsünü konu alan filmin müziğini yapmıştır.
Sermet Sami Uysal’dan: Ünlü keman üstadı Necâti Tokyay’ın, kız kardeşlerinin kıskançlığı yüzünden, sevdiği para düşkünü kızla evlenemedi ve derdinden içkiye müptela oldu.
İçki yüzünden Fahrettin Aslan tarafından yaka paça kovuldu ve bir daha da eski performansını yakalayamadı. Bindiği taksiye sıkışan parmakları yüzünden, keman çalmaya da vedâ etmesiyle, hayâtının kalan kısmını borç batağında geçirdi ve sefalet içinde öldü.
Burası Maksim, burada içkili sahneye çıkamazsın!
Hayâtının son dönemlerinde üst üste sorunlar, yıkımlar yaşayan Necâti Tokyay’ın özel hayâtı, iyice içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Durum böyle olunca o da pek çok sanatçı gibi çareyi alkolde aramıştı. Böylesine ölçülü, efendi bir sanatçı, gazinoya bile artık içkili gelmeye başlamıştı.
Yine bir gün çalışmakta olduğu Taksim’deki ünlü Maksim Gazinosu’na içkili geldiğinde, gazinocular kralı olan Fahrettin Aslan durumunu fark edince, sahnedeki fasıl heyetinin önüne gelerek:
– Necâti Bey, Necâti Bey!… Burası Maksim Gazinosu. Burada sahneye böyle içkili, boyasız ayakkabı ve tıraşsız çıkamazsın! diye azarlar… İsmail Şençalar, hemen Necâti Tokyay’ı zar zor sahneden çıkarıp evine yollar. Öfkesi geçmeyen Fahrettin Aslan, sahne komisine emredip, Tokyay’ı sahne kıyafetini, gazinonun arka kapısından Kazancı Yokuşu’na attırır. Doğan Hızlan – Kaynak: hurriyet.com.tr