Şair ve bestekâr Mustafa Nâfiz Irmak, 1904 yılında İstanbul’da dünyâya geldi. Babası Mülga Zaptiye Nezareti mümeyyizlerinden Hüseyin Bey’dir.
Ortaokul sıralarında başlayan mûsikî merakı nedeniyle, başta Ortaköy Camii imamı Hafız Aziz Efendi olmak üzere, Sultanselimli Ekrem Bey’den şarkı ve usul dersleri, Kocamustafapaşa hatibi Sadettin Efendi’den, ilahi ve tevşih dersleri ile, Eyyübi Ali Rıza Bey ile usul meşk ederek, musiki hayâtına başladı.
Küçük yaşta aldığı musiki terbiyesi, onun daima her zaman dikkatli, güzel sanatlara olan konularda ilerlemesine ve tanınmasına neden oldu.
Reklâmı sevmeyen, kendi hâline bırakılmasını isteyen bir karakter sahibi olmasıyla, özel bir konumda sanat camiasının içinde yer aldı.
20. yüzyılın müzisyenleri arasında önemli bir isim olan Mustafa Nâfiz Irmak, hayâtında hiç evlenmedi. Dış görünümü olarak sert ve sinirli olarak sanılmasına rağmen, aşırı titizliği ve evhamı ile tanınan tam bir İstanbul Beyefendisi idi.
İlk bestesini, 1931 yılında Sensiz bu sabah bir acı rüyayla uyandım sözleri ile başlayan kendi şiirini Suzinak makâmında besteledi. Hicâz makâmındaki “Kanaryam” şarkısının sözleri de kendine aittir. Mustafa Nâfiz Irmak, öncelikle iyi bir şairdi.
Müzisyen olduğu için de, şiirleri müzik dili ile ifadesini bulduğunda, ortaya çıkan besteler de güzel olurdu. Gerek kendi besteleri, gerekse devrinin ve sonrası bestecilerin besteleri de, şiirlerin usta ve güzel oluşu nedeniyle, mükemmeli yakalamışlardır.
Mustafa Nâfiz Irmak’ın hayâtının son zamanları ile bilgiyi Rahmi Kalaycıoğlu’nun araştırmasına göre, ilk rahatsızlandığında Beyoğlu İlk Yardım Hastanesi’ne yatırılmış. Daha sonra tedavi masraflarını karşılayamaz durumda olduğu için, Darülaceze’ye yatırılmış. Ziyaretine gelenler arasında; Ayla Büyükataman, Aysel İpar, Mediha Şen Sancakoğlu, Ajda Pekkan, Niyazi Sayın, Akagündüz ve daha birçok sanatçı olmuş. Hastalığa yenik düşünce, 1975 yılında hayâta gözlerini yummuş ve Feriköy Türk Mezarlığı’na gömülmüştür.
Mehmet Güntekin anlatıyor: