1940 yılında Erzincan’da dünyâya gelen Özay Gönlüm, repertuvarı Ege Bölgesi ve özellikle de Denizli yöresi ile özdeşleşmiş ve mizahi unsurlara rahatlıkla yer verdiği çalışmalarının ustalığı ve derinliği zamanla farkedilmeye başlanan Türk halk müziği sanatçılarımızdandır.
2 Mart 2000 tarihinde Ankara’da vefat etmiştir. Türk dinleyicisi onu peruk saçı, şık takım elbisesi ve yeleği, kolunda tesbihi, sazının altında bacağına serili mendili, ayağında çizmesi ile Ege yöresinden derlediği türküleri ile tanıdı.
Teatral yeteneği, yöresel icra tekniği, vokal yorumu ve “yâren”i ile Türk halk müziğinde bir ekoldu Özay Gönlüm.
1940 yılında Jandarma astsubayı olan babasının görevli olduğu Erzincan’da dünyâya geldi.
Ailesi Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Kızılcabölük beldesindendir. 1953 yılında başladığı Denizli Erkek Sanat Enstitüsü’nde farklı kişiliği ve müziğe yatkınlığı ile okulda sevilen biri olmuştur.
16 yaşında, Türk türkülerinin en ünlü derleyicisi olan, Muzaffer Sarısözen‘le tanışması, kariyerinde belirleyici olmuş, Ankara radyosu, yurttan sesler programıyla da sanat dünyâsına adım atmıştır. Belli bir süre milli eğitim bakanlığı film radyo televizyon merkezi’nde çalışmış, 1966 yılında “yetişmiş saz sanatçısı” olarak, Ankara radyosu’nda çalışmaya başlamıştır.
Özellikle Denizli yöresinin türkülerini, sesi ve sazı ile mikrofonlara taşımış, çalıp söylediği Ege türküleri kadar, taklit yeteneği, şovmenliği, fıkraları ve kullandığı Denizli şivesiyle folklara zenginlik katmıştır.
1960’lı yıllarda sahneye de çıkan sanatçı, 1973 yılından itibaren düzenli şekilde İzmir enternasyonal fuarı’nda sahne almış, başta Zeki Müren olmak üzere, pek çok ünlüyle aynı sahneyi paylaşmış ve bir Yeşilçam filminde başrolde oynamıştır.
T.R.T.’de, tarıma ve çocuklara yönelik programlarda yer almış ve Kültür bakanlığı, halk müziği geliştirme merkezi repertuvar kurulu üyeliği yapmıştır. Son televizyon programı ise, T.R.T. – 1’deki “Türk halk müziği istekleri” olmuştur.
Radyo oyunlarında ve tiyatrolarında roller alan Özay Gönlüm, radyo ve TV’lerde yayınlanan “Nineden Mektuplar” tiplemesiyle çok sevilmiştir.
“Çöz de Al Mıstıvali” türküsünü, “Fişini de Al Mustafa Ali” diye de seslendirerek, halkı fiş toplamaya davet etmesiyle, sosyal şuurunu da göstermiştir.
Avrupa, ABD, Avustralya, Çin ve Hindistan’da konserler veren Özay Gönlüm, başta Denizli ve Kütahya yöreleri gelmek üzere, pek çok yöreden 3.400’den fazla türkü derlemiştir. Özellikle, “Denizli’nin Horozları” (Çil Horoz), Çöz de Al Mıstıvali, “Sultan seccadesi”, “Asmam Çardaktan”, “Cemile’min Gezdiği Dağlar Meşeli”, “Osmanım’ın Mendili”, “Evlerinin Önü Bulgur Kazanı” ve “Şu Dağlar Tepe Tepe” gibi türküleriyle tanınmıştır.
Teatral yeteneği, yöresel icra tekniği, vokal yorumu ve “yaren” adını verdiği üçlü sazı ile, Türk Halk Müziğinde bir ekol oluşturmuştur. Bağlamanın yanısıra cura ve “şelpe” tekniğine de çok önem vermiş, Ege yöresinde Ramazan Güngör’den Hamit Çine’ye kadar, birçok curacı ile çalışmış, katıldığı programlarda her boydan cura çalmıştır.
Yaren adlı enstrümanı ile; cura, bağlama ve çöğürü bir araya getirmiştir. Türküleriyle 34 yıldır gönülleri fetheden, Ayten Hanım’la evli ve iki kızı olan Özay Gönlüm, 2 yıl akciğerler rahatsızlığıyla yaşamış, Ankara Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Kliniği’ne tedavi amacıyla yatmış, ancak hastalığa yenik düşerek, 2 Mart 2000 tarihinde, hayâta gözlerini yummuştur. Mezarı, Cebeci Asri Mezarlığındadır.
Eserleri
30 civarında 33’lük – 45’lik, 30 kadar kaset, 200 türkünün derleyicisi veya kaynak kişisi. Eski 45’likleri ve uzunçalarları birinci el piyasasında bulunmamaktadır. En güncel derleme, Kalan Müzik tarafından, 2005 yılında piyasaya sürülmüş olan ve 2 CD, 2 kaset ve kitapçıklardan oluşan “Özay Gönlüm” koleksiyonudur. Ayrıca, 2001 yılında Anadolu Müzik tarafından piyasaya sürülmüş, “Yaren” isimli kasedini bulmak mümkündür.
En tanınmış türküleri arasında aşağıdakiler sayılabilir:
- Elif dedim be dedim
- Evlerinin önü bulgur kazanı
- Arabaya taş koydum* Asmam çardaktan
- Denizli’nin horozları
- Ninenin mektubu, Çil Horoz
- Çöz de al Mıstıvali
- Cemilemin gezdiği dağlar meşeli
- Tepsi tepsi fındıklar
- Sobalarında kuru da meşe yanıyor
- Karahisar kalesi
- Hatçam çıkmış gül dalına
- Dağların başındayım
- Elindedir bağlama
- Gıcır gıcır gelir yarın kağnısı
- Manisayla Bergamanın arası
- Onikidir şu Burdur’un dermeni
- Hıkkıdık duttu beni
- Evren köy
- İki keklik
- Gımıldanıver