Refik Talât Alpman, 1873 yılında İstanbul’da dünyâya geldi. Musikiye meraklı, sanattan anlayan, çağının ustalarını toplayarak evinde musiki icra ettiren, “Şirket-i Hayriye” idare meclisi üyelerinden Bekir Talat Bey’in oğludur.
Eskiden Udi Refik Talât Bey, en çok Bebekli Refik Talât adı ile bilinen sanatkar daha sonra “Alpman” soyadını almıştır. Öğrenimini Saint Gabriell Fransız okulunda tamamladıktan sonra Galatasaray Sultanisi’nden mezun oldu.
Erken yaşlarda baba mesleğine intisab ederek, babasının ölümünden sonra “Liman Şirketi”nde memuriyete başladı. Darülelhan öğretime açıldıktan sonra “ud muallimliği”ne atandı. 1926 yılında açılan ilk İstanbul radyosunda ud sanatkarı olarak çalıştı.
Deniz yolları ve limanları müdürü iken, 1946 yılında, kan basıncı yüksekliğine bağlı bir beyin kanaması geçirdi ve yapılan tedavilere rağmen iyileşemedi. Hava değişimi için Hendek’te oturmakta olan baldızına misafir gittiği sırada hastalandı ve 1947 yılında, 53 yaşında orada öldü. Cenazesi İstanbul’a getirilerek Bebek Sahil mezarlığında toprağa verildi.
Refik Talât Alpman, sessiz, sakin yaşamayı seven, toplum içine girmeyen, ölünceye kadar Bebek’te Ehram Yokuşu’nun üstündeki köşkünde oturan, sanatını başkasının zevkine alet etmeyen, sazını içinden geldiği zaman çalan bir sanatkardı. Son derece terbiyeli, nazik bir yaratılışta olan Refik Talât Alpman, evine ve eşine çok bağlıydı. Hiç çocuğu olmamıştır.
Türk Musikisi’ni çok küçük yaşında evlerine gelen Raûf Yektâ bey, Kanûnî Hacı Ârif Bey, zaman zaman Tanburî Cemil Bey, Cemil Bey’in kardeşi Tanburi Ahmed Bey, Medeni Aziz Efendi‘nin oğlu tanburi Zühdi Bey, Udî Nevres Bey, Reşad Erer, Ahmed Irsoy, Dr. Suphi Ezgi gibi sanatkarları dinleyerek tanıdı.
Çocuktaki istidadı önce babası sezdi. İlk musiki hocası Zühdi Bey’dir. Sonra Kanuni Hacı Arif Bey’den makam ve usul dersleri aldı. En sonunda Nevres Bey’den ud derslerine başladı. Kısa zamanda büyük bir gelişme göstererek hocasının takdirini kazandı. Ancak o, gittikçe gelişen istidadına kendi kişiliğini ve sanat anlayışını katarak üstün bir teknik elde etmişti.
Kendisinden on yedi yıl ders alan Necmi Rızâ Ahıskan, bir hatırasında şunlan söylüyor: “… İstanbul Konservatuvarı icra heyetinde bulunduğum sıralarda bir gün mesai odasına girdiğim zaman, arkadaşlarının melih yüzlü ve hürmet telkin eden tavırlı bir zatın etrafında ihtiram ile dizilmiş olduklarını gördüm.
Kemal Niyazi Seyhun Bey bana bu zatın Şerif Muhiddin Bey olduğunu söyledi ve tanıştırdı. Kendileri bir eser okumamı arzu ettiler. Okudum, nezaket icabı beni taltif ettiler ve hocamın kim olduğunu sordular. Refik Talât Bey dediğim zaman “Sizi iki kere tebrik ederim. Türkiye’de Refik Bey gibi ud çalan ikinci bir kimse yoktur” buyurdular”.
Sözlü eserleri Bahariye Mevlevihanesi şeyhi Hüseyin Fahreddin Dede, Rauf Yekta Bey, özellikle Ahmet Irsoy‘dan öğrendi. Çok kudretli bir hanende olan sanatkar, hocalarından geleneksel ses icramızın bütün inceliklerini öğrenmiş, ve bu tekniği öğrencilerine öğretmiştir. Ahmet Irsoy, öğrencileri arasında Refik Talât Alpman’ın ayrı ve seçkin bir yeri olduğunu her zaman söylermiş.
Necmi Rıza Ahıskan bir eser için Ahmed Irsoy’a başvurduğunda: “Evladım! Görüyorsunuz ki artık okuyamıyorum. Refik bu eseri sana meşk etsin. En ufak bir tahriften muarradır” demiş.
Gerek İstanbul radyosunda, gerekse Darülelhan’da uzun yıllar birlikte bulunan Mesud Cemil ve Ruşen Kam, saz ve ses icrasında ud ustalığından sık sık söz ederler, Nevres Bey’in icrasından daha teknik bir yol izlediğini ve üstün bir başarı elde ettiğini söylerlerdi. Maalesef plak doldurmamış ve icrasından bir örnek günümüze gelmemiştir.
Refik Talât Alpman, çok öğrenci yetiştirmiştir. Bunlar arasında Udi Hayriye Örs, Dr. Cemal Kamil, avukat Suat Bey, özellikle saz ve ses icrasında büyük bir başarı elde etmiş olan Cennet Hanım sayılabilir. Musikiyi bir meslek ve geçim aracı saymadığından, bu yan uğraşı “ruh gıdası” saydığından, amatör bir çizgiden uzaklaşmamıştır.
Alpman’ın eserleri arasında, özellikle saz eserlerinde belli bir orjinalite vardır. Az ve güzel eserler vermiştir. Geleneklere bağlı kalmakla beraber belirgin bir Batı etkisi sezilir. Refik Talât Alpman’ın sekiz saz semaisi ile bir şarkısı biliniyor. Kaynak: eksd.org.tr