Medenî Aziz Efendi, 1842 yılında Medine’de dünyâya geldi. “Medenî”sıfatı bu nedenden kaynaklanır. Medine’de imamlık ve hatîblik yapan Abdullah Efendi’nin oğludur.
Aziz Efendi’nin oğlu Yarbay Dr. Halim Bey’in ifadesine göre, dokuz yaşında babası ile İstanbul’a gelerek Fatma Sultan Sarayı baş ağası Anber Ağa’ya misafir oldular. Medenî Aziz Efendi, çok küçük yaşında hıfza başladığı için güzel bir sesle Kur’an okurken Anber Ağa onu pek beğenmiş ve sarayda alıkoymak istemişse de babası razı olmamıştı.
Medine’ye dönmek ve oğlunu da götürmek için hazırlanırken çocuğu gizleyerek kendisine vermediler. Bunun üzerine büyük bir üzüntü içinde yalnız olarak dönmek zorunda kalan Abdullah Efendi, İstanbul’dan hareketinden kısa bir süre sonra öldü.
Bu olaydan sonra Anber Ağa çocuğu evlat edindi ve yetişmesi için büyük emek harcadı. Bu arada hıfza çalıştığı ileri sürülürse de, gelini hıfzını Medine’de tamamladığını, bu nedenle İstanbul’da alıkonulduğunu söylemiştir.
İlk mûsikî derslerini Kuruçeşme’deki Muhsinzâde Abdullah Bey’in yalısında Kazasker Mustafa İzzet Efendi‘den ders alarak başladı. Mûsikî sanatında biraz ilerledikten sonra, 1863 yılında Fatma Sultan’ın eşi Nuri Paşa’nın konağına imam tayin olundu.
Aradan yıllar geçmiş ve, bir Ramazan günü Abdülaziz câmiye gelmişti. Hünkâr mahfili altında (Mukabele) okuyan genç bir hâfızın sesi ve okuyuş tavrı dikkatini çekti, kendisini takdir ve taltif etti.
Ertesi hafta yine aynı câmiye gelmiş olan padişah, Medenî Aziz Efendi’yi ikinci imamlıkla saraya aldırttı. Sarayda bulunduğu yıllarda , 1864 yılından itibaren Lâtif Ağa‘nın öğrencisi oldu. 1863 yılında evlendi ve Ortaköy’e yerleşti. Sultan Aziz’in tahttan indirilmesinden sonra , kendi isteği ile saraydan ayrıldı. Evi yanınca Beşiktaş’ta Abbasoğlu mahallesine taşındı.
Saraydan ayrıldıktan sonra 1878 yılında Galata’daki Tütün Gümrüğü’ne girerek sarığını çıkarıp fes giydi. Bu idare 1879 yılınsa kaldırılınca Posta-Telgraf idaresi muhasebe kalemine atandı. Bundan sonra Şeyhülislam Hayri Efendi’nin aracılığı ile İlmiye mesleğine geçtiyse de bu işinde uzun süre kalamadı.
Hayri Efendi ile geçinemediği için eski işine döndü. Sultan II. Abdülhamid döneminde ve Cemaleddin Efendi’nin şeyhülislamlığı sırasında ikinci kez Mısır Mevleviyeti pâyesi ile yeniden İlmiye Sınıfına girdi.
1890 yılında Selânik Mevleviyeti, ölümünden altı ay önce (1894) ise, Edirne Mevleviyeti ile taltif edildi. Medenî Aziz Efendi’nin bir de eğitimcilik yönü vardır. Çeşitli okullarda çalışmış, hayli öğrenci yetiştirmiştir. 1881 yılında Suphi Paşa’nın zamanında Neharî Kız Sanayi Mektebi müdürlüğüne getirildi. 1883’de aynı okulun Leylî bölümünü de yönetti.
Münif Paşa 1887 yılında Kız Rüştiye Mektepleri’nin genel müfettişi oldu. Kânunî Âmâ Nazım Bey, Âmâ Ali Bey, Leylâ Hanım başlıca öğrencileridir. Medenî Aziz Efendi, 1895 yılı sonbaharı ortalarında hastalanarak aralık ayında Bebek’teki evinde öldü. Eyüb Çürüklük Mezarlığı’na defnedildi.