Osmanlı Devleti’nin son döneminde 2 kez Adalet Nazırlığı yapmış bir devlet adamı ve klasik Türk müziği bestecisi olan Manyasîzâde Refik Bey, 1853 yılında dünyâya geldi. Babası Manyasizade Raufi idi. Avukatlık ve hukuk müşavirliği de yapmış, aynı zamanda hukuk mektebi ve mülkiye mektebi’nde dersler vermiştir.
Hukuk öğrenimi yapmış ve 1881 yılındaki Yıldız mahkemesinde Osmanlı padişahı Abdülaziz’i öldürmek suçuyla yargılan Midhat Paşa’nın avukatlığını yapmıştır.
Yaptığı bu avukatlık yüzünden, II. Abdülhamit tarafından kara listeye alınması sonucu, Kavala’ya giderek bir süre orada yaşamıştır.
Nâmık Kemâl Midilli Mutasarrıfı iken, balık avlama meselesi yüzünden İtalyan konsolosu ile arası açılmış ve İtalyan konsolusu tarafından hükümete şikayet edilmiştir.
Bunun üzerine hükümetin, Nâmık Kemâl’e üç ay işten el çektirmesi üzerine, Nâmık Kemâl de suçsuz olduğunu iddia ederek mahkeme talep etmiş ve avukatı olarak da Manyasizade Refik Bey’i tayin etmiştir. Refik Bey’in çabalarıyla haklılığını ispat eden Nâmık Kemâl, tekrar görevine dönmüştür. Refik Bey daha sonra Selânik’te, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılmış, 1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanı üzerine, İstanbul’a dönmüştür.
23 Temmuz 1908 tarihinde yapılan seçimlerde 1908 – 1912 Osmanlı Meclis-i Mebusanına İstanbul milletvekili seçilen Manyasîzâde Refik Bey, İstanbul Barosu’nun başkanlığını yapmış, 9 – 11 Ağustos 1908 tarihleri arasında birkaç gün Zaptiye Nazırı olmuş, Kasım 1908 – Mart 1909 tarihleri arasında Adliye Nazırlığı yapmış ve 1909 yılında vefat etmiştir.
Siyasetçiliğinin yanı sıra, yaptığı bestelerle Klasik Türk müziği’ne de büyük katkılarda bulunmuş olan Manyasîzâde Refik Bey’in adı, İstanbul’un Fatih ilçesi, Çarşamba semtindeki bir caddeye verilmiştir.
Kaynak: tr.wikipedia.org