Kara İsmail Ağa, XVII. yüzyılın ikinci yarısından sonra Edirne Hasköy’ünde dünyâya geldi. Doğum tarihi kesin olarak belli değildir.
Talik türü yazı yazmakta usta bir hattat olduğu için, Tuhfe-i Hattatin’de kısa bilgi verilmiştir. Esad Efendi de sınırlı bilgi verir.
Kara İsmail Ağa, sesinin güzelliği çevresinin dikkâtini çekerek, takriben yirmi yaşlarında önce Edirne Sarayı’na sonra Enderûn’a alındı. Eğitimini burada tamamlayarak hat sanatı ve mûsiki öğrendi.
Saray teşkilâtının muhtelif basamaklarında görev aldı. “Lâle Devri” bestekârı olan İsmail Ağa, bu dönemin sonuna doğru, 1724 yılında İstabul’da öldü.
Kara İsmail Ağa’nın keman ve ney çaldığı ileri sürülürse de bu konuda kesin bir belge yoktur. O daha çok hânende olarak tanınmış, sevilmiş, saraydaki mûsiki hareketlerine katılmış, döneminin anlayış ve esprisine uygun olarak güzel eserler bestelemiş bir sanatkârdır.
Saz eserleri de bestelemiş olması bir mûsiki âleti kullanmış olabileceğini akla getirmektedir. Buna rağmen daha çok sözlü eserler bestekârıdır. Eski yazma güfte mecmualarında birçok eserinin sözleri kayıtlıdır. Ancak günümüze gelebilenlerin sayısı sınırlıdır. Sözlü eserlerin hepsi büyük beste formlarındandır.
“Gönüller uğrusu bir yâr-i bi-amanım var” güfteli hüseyni nakış yürük semâisinin birinci ve ikinci mısraının melodileri, hüseyni makâmını teşkil eden dizinin pest perdelerinden başlar, bunu iki melodik cümleden teşekkül eden terennüm bölümü takip eder.
Bundan sonra üçüncü mısra ile miyâne geçilir. Buradaki melodi hüseyni makâmını teşekkül ettiren dizinin tiz tarafına geçmiştir. Burada yapmış olduğu modülasyon (geçki) çok ustalıklıdır. Diğer tanınmış bir eseri Şehnâz makâmında bestelemiş olduğu “Dem-i visâlde o şûha itâbı neylersin” güfteli yürük semâisidir. Kaynak: eksd.org