Hayâtı
Halifezâde Tâhir Efendi, İstanbul’da dünyâya geldi. Adı Mehmed’dir. Babası Dîvân-ı Hümâyun halifeliği yaptığından “Halîfezâde” lâkabıyla tanındı.
III. Osman devrinde (1754 – 1757) şöhrete ulaştı ve şöhreti III. Mustafa döneminde (1757 – 1774) sürdü.
Divan kâtipliği görevinde iken 1774 yılında vefat etti.
Tâhir Efendi nüktedan ve hoşsohbet kişiliğinin yanı sıra, şairliği ve özellikle mûsikişinaslığı ile tanınmıştır.
“Tâhir” mahlasıyla kaleme aldığı şiirlerine güfte mecmualarında rastlanmaktaysa da, bir divanı bilinmemektedir.
Silâhdarzâde ve Bağdatlı Şefkat tezkirelerinde onun “cemî-i maârifte yegâne, husûsan ilm-i mûsikîde hâce-i zaman” olduğu ifade edilmektedir.
El yazması bazı güfte mecmualarında dinî eserlerine de rastlanan Halifezâde Tâhir Efendi, daha çok din dışı sahadaki sözlü eserleri ve saz eserleriyle tanınmıştır.
Sadeddin Nüzhet Ergun onun, güfteleri Abdülahad Nûri’ye ait üç ilâhisinin metnini antolojisinde neşretmiştir. Yılmaz Öztuna’nın listesini verdiği; peşrev, beste, ağır semâi ve yürük semâi formunda toplam yedi eserinden peşrev dışındakiler, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu repertuvarında mevcuttur.
Kaynak: diyanetislamansiklopedisi.com