Ahmed Irsoy ya da Hâfız Ahmet Efendi 1869 yılında İstanbul’un Eyüpsultan semtinin Cedid Âli paşa Mahallesi’nde dünyâya geldi. Hoca Zekai Dede Efendi‘nin oğludur. Asıl adı Ahmed İlhâmidir, Zekâi Dede-zade Ahmet Efendi adı ile de tanınır. Lalelizâde İlkokulunda okurken Hâfız Osman Efendi’den başladığı hıfzını 1881 yılında tamamladı.
Hâfız Süleyman Efendi’den medrese dersleri okudu. Eyüp Camii’nde Hoca Raik Efendi’nin derslerine devam ederek “İcazet” aldı. Bir süre askeri rüştiyeye devam ettiyse de bitiremedi. O da babası gibi genç yaşında Mevlevilik tarikatına girdi.
1885 yılında Bahariye Mevlevihanesi kudümzen başılığına getirildi. Zekâi Dede’nin ölümünden sonra bu işi asaleten üstlendi. Buna ek olarak Yenikapı Mevlevi hanesi kudümzenbaşısı Ahmet Dede ölünce burada da aynı görevi yaptı.
Hat sanatını merak ederek sülüs ve nesih türü yazıları yazmasını öğrendi. Genel kültürünü kendi kendine ilerleterek Arapça öğrendi ve edebiyat bilgisi edindi. Zaman buldukça diğer tekkelere giderek ayinlere katılırdı.
Farsça hocası Hüseyin Fahreddin Dede’dir. Babasından sonra Darüşşafaka Lisesi’ne musiki öğretmeni oldu. Ahmet Irsoy, bu öğretim kurumunda kırk yılı aşkın bir süre içinde hizmet etti. O zamanlar bu okul musiki öğrenimin yapan tek okuldu. Yetenekli öğrencilerden seçilmiş bir musiki sınıfı vardı. Önceleri sadece sesle öğrenim yapılırken, 1925 yılından sonra çalışmalara saz da katılmıştı.
Cedid Âli paşa Camii imamlığı, Hasib Efendi Tekkesi Camii Hatipliği, Ebussuud Efendi Vakıf İlkokulu, Sultan Ahmed Kız Ortaokulu müdürlüğü, musiki öğretmenliği, İstanbul İmam ve Hatip okulunda Kur’an, tevcid, musiki öğretmenliği yaptı ve resmi görevlerinden 1943 yılında emekli oldu.
1914 yılında açılan Darülbeayi ve 1916 yılında açılan Darülelhan’ın musiki öğretmenliğine getirildi. O zamanki müdür Ziya Paşa ile anlaşamayarak istifa etti. Darülelhan daha sonra konservatuar olunca 1923 yılında usul öğretmeni oldu. 1 Mart 1937 tarihinde Türk Musikisi öğrenimine son verilinceye kadar bu görevde kaldı.
İbnülemin Mahmud Kemal İnal’ın verdiği bilgilere göre Sait Halim Paşa yalısına da musiki öğretmenliği yaptı. Bu dersler Halim Paşa’nın oğlu Said Bey zamanında da devam etti. Özel dersler vererek pek çok öğrenci yetiştirdi. “Reisü’l Kurra” oldu. Bunlardan başka 9 Aralık 1926 tarihinde İstanbul Konservatuarı “Tetkik ve Tasnif Heyeti” üyeliği yaparak Rauf Yekta Bey, Dr. Suphi Ezgi ve Mesud Cemil ile çalıştı. Bu dönem yayın bakımından konservatuarın en verimli yıllarıdır.
Ahmet Irsoy, uzun zamandan beri kalp hastalığından rahatsızdı.13 Ağustos 1943 tarihinde İstanbul’da öldü. Az bir cemaatle Eyüp, Gümüşsuyu’nda Kaşgari Dergahı civarında babasının mezarının yanı başına defnedildi.
Ahmet Irsoy, dini ve din dışı sözlü musiki hocası, babasıdır. Sesi pek güzel olmamakla birlikte iyi okuyan bir hanendeydi. Kuvvetli usul bilgisi vardı. Bahariye Mevlevihanesi şeyhi Hüseyin Fahreddin Dede’den ney çalmasını ve Hamparsum notası öğrendi. Yenikapı Mevlevihanesi kudümzenbaşısı Ahmed Dede’den Na’t’ı Mevlana ile Miraciye’yi geçti. İyi mutrib idare ederdi. Geçen yüzyılın sonunda musikimizin bilimsel yönünü de ele alanlardan olan Ahmed Celaleddin Dede’den yararlandı.
Bu çalışmaları ilerletenlerden Rauf Yekta Bey, Hüseyin Sadeddin Arel, Ahmed Avni Konuk, Dr. Suphi Ezgi ile çalıştı. Bir bestekar olarak babası Zekai Dede’nin seviyesine ulaşamadı. Hayli eser bestelemesine rağmen, ki beşyüz tane olduğu söylenir, bunların bir bölümü unutuldu ya da ele geçmedi. Bayati-buselik makâmında bestelediği Mevlevi Ayini 24 Mayıs 1905 tarihinde okundu. Müstear makâmındaki ayini ise bir mevlevihanede değil, özel bir toplantıda icra edildi.
İlâhi bestekarı olarak başarılıdır; kırk ilâhisi biliniyor. Plaklara dindışı eserler ve gazeller okudu. Usullerimiz, makamlar ve tecvid hakkında basılmamış eserleri vardır. Ahmet Irsoy’un bugün bilinen eserleri; iki Mevlevi ayini, iki şugl, kırk ilâhi, on plak, iki beste, bir nakış yürük semâi, yetmiş şarkıdan ibarettir. Kaynak: eksd.org.tr