Haydar Telhüner, 1911 yılında yüzbaşı Derviş beyin ve Cemile Hanımın oğulları olarak Erzurum’da dünyâya gelmiştir.
Erzurum’un yetiştirdiği bestekar ve saz sanatçılarındandır. 8 yaşlarında, kendisinde gelişen musikî zevkini tef ve davul çalmak suretiyle ilerletmeye başlamıştır.
İlk önce Erzurum çalgısı olarak bilinen “mey” ile çalmağa başlamıştır. Zaman geçtikçe, plaklardan duyduğu şarkılarla birlikte çalınan keman ve uda merak salmış, keman tedarik edip, kendi kendine çalışıp ilerletmiştir.
Gittikçe musikîye karşı alâkası artan Haydar Telhüner, o zamanki Erzurum Lisesi müdürü Murat Uraz’ın yardımıyla, okulda musiki derslerine devam etmiş, bu sayede notasını ilerletmiştir.
Bir dönem Erzurum Öğretmen Okulu’na devam etmiş, ancak musikîye olan ilgisi yüzünden, okulu terk etmiştir. İlk eserini 1930 yılında yaptığı beste “Soldukça günün matemi altında çiçekler” ile vermiştir.
“Hüsnüne güvenme ey ruy-i mahım“, “Vurma avcı vurma, kalbim yaralı”, “Sen seher yelisin esersin serin”, “Eşini kaybetmiş bir garip kuşum”, “Şafak söktü yine sunam uyanmaz” ve “Palandöken dağlarının yaylası”, sanatçının eserlerinden sadece birkaçıdır.
Geceler yarim oldu ve Şafak söktü gine sunam uyanmaz türkülerinin de kaynak kişisidir. Devrin ünlü bestekârları Sâdettin Kaynak ve Selahattin Pınar‘dan “feyz” alan sanatçı, hayâtının son yıllarında, muhtemelen umutsuz bir aşkın pençesine düşer ve kendisini alkole kaptırır.
Yolları beklerim, hiç gelenim yok
Ağlarım, yaşımı hiç silenim yok
Hastayım, derdimden hiç bilenim yok
Büküyor belimi zalim ayrılık
diyerek, içine düştüğü durumu müziğin yardımıyla hazin bir şekilde ifade eden Haydar Telhüner, 1963 yılında bir gün, Yeşilköy civarında, bindiği trenin penceresinden kendini atarak hayâtına son vermiştir…
Haydar Telhüner belgeseli