Hayâtı
Dr. Suphi Ezgi, 1869 yılında Üsküdar’ın Açık türbe semtinde dünyâya geldi. Posta – Telgraf Nezareti Muhasebe Kalemi Mümeyyizlerinden İsmail Zühdü Bey ile Mevlevilik tarikatından Kamil Efendi’nin kızı Emine Hanım’ın oğludur.
Beş yaşında ilkokula başladı. Orta öğrenimini tamamladıktan sonra Tıp Fakültesine (Tıbbiye-i Şahane) girdi ve 1892 yılında tabip yüzbaşı olarak mezun oldu. Libya’nın Bingazi şehrine tabur tabibi olarak tayin edildi.
Yirmi bir yıl burada görev yaptı. İzmir’de bulunduğu 1923 yılında İzmir “Hilal-i Ahmer”(Kızılay) doktorluğuna tayin oldu ve aynı yıl içinde kendi isteği ile 54 yaşında emekliye ayrıldı.
Bundan sonra İstanbul’a yerleşerek kendisini tamamen musiki çalışmalarına verdi. Daha beş yaşında ilkokul öğrencisi iken sesinin güzelliği dikkatleri çekti.
Babası İsmail Zühdü Bey iyi bir hanende olduğu kadar, Keman ve Kanun da çalardı. Evlerinde haftada bir gün musiki toplantıları yapılır, bu toplantılara Medeni Aziz Efendi, Kanuni Hacı Arif Bey, Mızıkalı Vefalı Kemani Tahsin gibi çağının ünlü sanatkarları katılırdı.
Böylece Türk Musikisi’ni yakından tanıma fırsatını bulan Ezgi, on bir yaşında iken Tahsin Bey’den Keman ve usul dersleri almağa, bir yıl sonra da kemanı ile bu fasıllara katılmağa başlamıştı. Kanuni Hacı Arif Bey‘den batı notası öğrenerek pek çok saz ve söz eserleri meşk etti.
Bahariye Mevlevi hanesi şeyhi Hüseyin Fahreddin Dede’den Ney, nazariyat, repertuar öğrendi. Rauf Yekta Bey‘den “işaretli Hamparsum” notasını öğrendikten sonra, bu notanın “Dilsiz Hamparsum Notası” denen işaretsiz şeklini çözdü.
1886 yıllında Zekai Dede‘den ders aldı. Kozyatağı Rifai tekkesi şeyhi neyzen ve tanburi Abdülhalim Efendi’den tanbur çalmayı öğrendi. 1932 yılında Belediye Konservatuarı “Tasnif Heyeti” ne girdi. Burada Rauf Yekta Bey, Ali Rifat Çağatay, Ahmet Irsoy, Mesud Cemil ile uzun yıllar çalıştı.
Bu çalışmalar konservatuar için en verimli yıllar oldu. Suphi Ezgi, sayılı müzikologlarımızdan biridir. Rauf yekta Bey‘in başlatmış olduğu bilimsel araştırmalara, 1913 yılında Hüseyin Sadeddin Arel ile birlikte katıldı.
Bu konuya eğilmesi Arel’i tanıdıktan sonra olmuştur. Sağlığının bozulması, özellikle gözlerinin iyi görmemesi gibi nedenlerle, Dr. Suphi Ezgi 1947 yılında bu görevinden de ayrıldı. 12 Nisan 1962 tarihinde öldü. Şişli Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda, arkadaşı Sadeddin Arel’in mezarının yakınına defnedildi. Kaynak: musikiklavuzu.net
Dr. Suphi Ezgi’nin Kitapları
- Ameli ve Nazari Türk Musikisi: Uzun yıllarını vererek elde ettiği sonuçları Arel’in tavsiyesi ile yazmağa başladı. Eserin ilk cildi 1933 yılında kitap haline geldi.
- Tanbur metodu
- Türk Musikisi klasiklerin Temcid, Na’t, Salat, Durak ve İlahiler kitabı
- Tanburi Mustafa Çavuş‘un otuz altı eseri
- Tanburi Ali Efendi, Hacı Arif Bey ve Şevki Bey‘in eserleri
- Solfej kitabı