Türk sanat müziği ses sanatçısı Özdal Orhon, 25 Aralık 1941 tarihinde İstanbul’da dünyâya gelmiş, sesinin güzelliği ve musıkiye duyduğu ilgi, daha ilkokul çağlarında dikkati çekmiştir.
Annesi Nigar Kale, udî Arşak Efendi‘den ud dersleri almış musıkisever bir kadınmış. Musıki merakının uyanmasında, annesinin de etkisi olduğu tahmin edilmektedir.
Genç kızlık soyadıyla Özdal Kale, on bir yaşındayken, Radife Erten‘in çalıştırdığı musıki topluluğuna girerek ilk ciddi musıki derslerini almıştır. Ortaokulun son sınıfındayken, musıki hevesiyle öğrenimini yarıda bırakıp, İstanbul Belediye Konservatuvarı’na girmiş ama, yaşı henüz küçük olduğu için, yaşını üç yıl büyütmek zorunda kalmış.
Böylece, kağıt üzerinde on altı, gerçekte ise on üç yaşında konservatuvar eğitimine başlamıştır. Bu başarıda, kendisini sınava hazırlayan, bugün İ.T.Ü. Türk Musıkisi Devlet Konservatuvarı solfej ve nazariyat öğretmeni Göksel Baykut’un büyük payı olmuştur.
Özdal Kale, beş yıllık konservatuvar eğitimi döneminde, değerli musıki adamı ve hoca Şefik Gürmeriç‘ten solfej ve nazariyat öğrenmiş, onun seçkin öğrencilerinden biri olmuştur. Gene aynı yıllarda konservatuvarda üslup ve teganni öğretmeni olan, Münir Nurettin Selçuk‘un da dikkatini çekmiştir.
Sanatçının hem klasik eserleri sevmesinde, hem de yenilikçi eserlere ilgi duyması ve icrada yeni söyleyişler aramasında, Gürmeriç ile Selçuk‘un büyük etkisi olmuştur. Sanatçı, konservatuvardan mezun olduktan sonra da, Münir Nurettin Selçuk‘un özel konserlerinde uzun yıllar korist olarak çalıştığı gibi, zaman zaman solist olarak da görev almıştır.
1959 yılında İstanbul Belediye Konservatuvarı Türk Musikisi Bölümü’nden “pekiyi” derece ile mezun olmuş ve 1960 yılında sınavla İstanbul Radyosu’na girmiştir. Ertesi yıl İstanbul Belediye Konservatuvan İcra Heyeti’ne de katılmıştır.
Radyoda ve konservatuvarda solist ve topluluk elemanı olarak on üç yıl çalışmış, 1968 yılında değerli musikişinas, kemençeci Cüneyd Orhon ile evlenmiş ve 1972 yılında oğlu Uğur dünyâya gelmiştir.
1974 yılında eşinin Ankara’daki T.R.T. Müzik Dairesi Başkanlığı görevine getirilmesi dolayısıyla, konservatuvar icra heyetinden ayrılıp, T.R.T. kadrolannda yer almış ve bu dönemde hem Ankara, hem de İstanbul radyolarında çalışmıştır.
1976 yılında Türk Musikisi Devlet Konservatuvan’na solfej ve nazariyat öğretmeni olarak davet edilmiş, sonradan İ.T.Ü.’ye bağlanan bu konservatuvar ile, T.R.T.’deki görevlerini ölümüne kadar sürdürmüştür.
Özdal Orhon, 27 Ağustos 1986 tarihinde, sanatının en olgun çağındayken vefat etmiştir.
Özdal Orhon 1960 sonrasının en başarılı hanendelerinden biridir. Her şeyden önce, sesinin kişilikli bir tınısı vardı. Yumuşak tınılı, dimağı dinlendirici ve pürüzsüz sesi, Türk musikisine özgü o yumuşak çizgili ezgiler için çok uygun bir sesti.
Okuduğu eserleri başarıyla yorumlardı. Okuyuşunda abartılı yorumlardan, gereksiz süslemelerden kaçınırdı. Tabiî bir okuyuşla duygunun da hakkını verir, hiçbir zaman donuk ve soğuk bir üslupla okumazdı.
Özdal Orhon, kulağı okşayan, güzel sesini dengeli bir yorumla kullanabiliyordu. Ezginin hecelerini yuvarlamadan, her notanın, her musiki cümlesinin hakkını vererek seslendirirdi. Diksiyonunun çok düzgün oluşu ise, hemen farkedilebilen bir özelliğidir.
Özdal Orhon, geniş repertuvarı olan bir sanatçıydı. Osmanlı – Türk musıkisinin en seçkin örnekleri arasında yer alan klasik eserleri de, yirminci yüzyıl musıkisinin taze tatlar getiren, yenilikçi yapıdaki güzel örneklerini de, konserlerinde ve radyo programlarında başarıyla seslendirmiştir. Okuyacağı eserleri titizlikle seçerdi. Okuduğu eserler arasında, daha önce hiç seslendirilmemiş olan birçok klasik ve çağdaş eser de vardır.
Bu çok değerli sanatkarı pek genç taşta kaybetmenin acısı zihnimizin bir köşesinde hep duracakdır.