Zeki Duygulu

Hayâtı

Milas’a yerleşen İstanköylü Rüsumat Memuru Fethi Bey’in oğlu olan Zeki Duygulu, 1903 yılında Beyrut’ta dünyâya geldi. Babası Trablugarp’ta İtalyanlara esir düşünce İzmir’e yerleştiler. Bu yüzden “İzmirli Zeki” diye ün yaptı. Aydın Sultanisinde öğrenimini yaparken, Ulusal Mücadele’ye gönüllü olarak katıldı. 1925 yılında Fahrettin Altay’ın Süvari Kolordusunda müzik öğretmenliği yaptı. 1935 yılında Kıdemli Yüzbaşı iken ordudan istifa etti.

2. Dünyâ Savaşı sonunda kadar Muğla Milli Emlak Memurluğu görevinde bulundu. 2. Dünyâ Savaşı sonunda Muğla Milli Emlak Memurluğundan ayrılarak İstanbul’a gitti. 1928 yılında Atatürk tarafından “Mülazım” rütbesi ve kırmızı İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi.

Şiirler yazdı, yazdığı şiirlerini besteledi. 1938 yılında Hamiyet Hanım’la evlendi. Bu evlilikten Metin, Erol, Erdem ve Eser isminde dört çocuğu oldu. Zeki Duygulu, 11 Mart 1974 tarihinde İstanbul’da öldü. Zincirlikuyu Mezarlığına gömüldü.

Sanat hayâtına küçük yaşlarda ud çalarak başladı. Daha sonraları keman ve viyolonsel de çalmaya başladı. “Harmandalı Mustafa” ile bestekârlığa başladı. Selahattin Pınar, Sadi Hoşses, Ekrem Güyer, Müzehher Güyer, Şair Mustafa Nafiz ve Sâdettin Kaynak ile dostluklar kurdu ve musiki bilgisini ilerletti. Film müzikleri yaptı, bestelerinin çoğu günümüze kadar nota eksikliğinden ulaşmadı. Lirik, hoş, ve canlı bestelere önem veren Duygulu, Uşşak, Nihavend ve Hicâz makâmında eserlere eğilmiştir.

Bodrum hâkimi hatırası

Bodrum Hâkimi Mefaret Hanım Bodrum’da hiç mutlu olamadı, hep nişanlısını düşündü. İçine kapanıp derdine hiç kimseyi de ortak etmedi. Bir yaz gecesi, mesai arkadaşlarına bir jest yapıp, Milas’a konser veren Zeki Duygulu’nun konserine götürdü. Konserin ortalarında sanatçı Zeki Duygulu, “Usludur kadınım çıldırtma beni” isimli fantezi bir şarkıyı söylüyordu. Şarkının bitiminde, Mefaret hanım birden ayağa kalkıp, “Zeki bey bu şarkıyı tekrar söyler misiniz” diye seslendi.

Zeki Duygulu bu isteği kırmayıp, şarkıyı tekrar seslendirdi. (Sanatçı Zeki Duygulu’nun bu şarkıyı bir daha, başka bir yerde hiç söylemediği rivayet edilir). O gece Bodrum’a dönüldü, sabah yine işbaşı yapıldı, fakat Mefaret hanımın gelmediğini fark eden arkadaşları evine giderler.

Bodrum hâkimini, ipe asılı olarak görürler. Hemen ailesine ve nişanlısına haber yollandı. Tavşanlı’dan da acı bir haber geldi Bodrum’a. Nişanlısı için, birkaç ay önce öldü dediler. İntihar etme sebebinin, çok sevdiği ve ayrı düştüğü Tavşanlı’daki nişanlısının ölümüne dayanamaması olduğu düşünülmüştür.

Bir yanıt yazın