Hayâtı
Vardakosta Seyyid Ahmed, Amasya’ya bağlı bir kasabada dünyâya gelmiştir.
Enderun ağalarının ve ayrıca padişahın yanında bulunarak sohbetlerine katılmakla görevlendirilmiş kişilerden ve boylu poslu olduğu için de, Vardakosta Ahmed Ağa lâkabıyla anılmaktadır.
Küçük yaşlarında İstanbul’a gitti ve saraya alındı. Musiki ile ilgili bilgileri Enderun’da edindi ve Mevleviyye tarikatına intisap etti.
Galata ve Yenikapı mevlevihanelerine devam ederek, tarikat terbiyesi aldı. Burada bilhassa Abdürrahim Künhi Dede’den istifade etti.
Galat Mevlevihanesinde, Şeyh Gâlip Dede‘in dostluğunu kazanarak, onun bazı şiirlerini besteledi. Kendisi de büyük bir bestekar olan III. Selim‘den yakın ilgi görerek, bir müddet sonra “musâhib-i şehriyâri”ler arasına alındı.
Hatta, III. Selim’in bestelediği Sûz-i dîlârâ Mevlevi ayininin, bizzat hükümdar tarafından Ahmet Ağa’ya meşkedildikten sonra Galata Mevlevihanesinde okunduğu söylenir. Musâhiplik görevinde iken ölmüş ve Galata Mevlevihanesine gömülmüştür.
Vardakosta Seyyid Ahmed Ağa, eserlerinden anlaşıldığına göre, devrinin önde gelen bestekârlarındandı. Kaynaklarda iyi bir hânende ve tanburî olduğu da belirtilmektedir. Esrar Dede, Tezkire’sinde onun edebî değeri fazla olmamakla birlikte, birtakım manzumeler kaleme aldığını söyler. Asıl şöhretini, bestelediği dinî ve din dışı eserlerle kazandı.
İcat ettiği Ferahfezâ makâmı ve tertip ettiği darb-ı hüner adlı on dokuz vuruşlu usul, mûsiki nazariyatındaki kudretini gösterir. Bestelediği hicaz, nihâvend ve sabâ Mevlevî âyinlerinden sonuncusu unutulmuştur. Bu üç âyinin dışında, yaptığı başka bir dinî eseri bilinmemektedir. Din dışı alanda ise, pek çok saz eseri ile sözlü eser bestelemiştir.
Abdürrahim Dede (Şeydâ Hâfız), Küçük Mehmed Ağa ve Hacı Sâdullah Ağa ile birlikte besteledikleri tâhir makâmındaki kârı da unutulan eserleri arasındadır. Vardakosta Seyyid Ahmed Ağa’nın çeşitli yazma güfte mecmualarında bir çok eserine rastlanmaktaysa da, bunlardan sadece iki Mevlevî âyini ile, on bir saz eseri ve on dokuz sözlü eseri günümüze ulaşmıştır. Kaynak: diyanetislamansiklopedisi.com