Suyolcuzâde Sâlih Efendi

Hayâtı

Hayâtı hakkındaki bilgimiz çok sınırlı olan Suyolcuzâde Sâlih Efendi’nin 1806 yılında İstanbul’da dünyâya geldiği tahmin ediliyor. Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi‘nin çıraklarındandır. Sesinin çok güzel olduğu, iyi ilâhi okuduğu Saray’da yapılan bir musiki toplantısında dikkat çekerek, 1818 yılında Enderun’a alındığı anlaşılıyor.

Endurun’a alınan Suyolcuzâde Sâlih Efendi, kısa sürede iyi bir hanende olduğunu ispatlayarak, 1825 yılında musahipliğe, sonra saray müezzinliğine getirildi. Bir süre sonra Sultan II. Mahmud’un ünlü musahibi Halet Efendi’ye müezzinlik etti.

İki yıl kadar yemeni basmacılığı ile uğraştıktan sonra 1839 yılında Kılıçali Paşa Camii’ne nakloldu ve kaymakamlık yaptı. Devlet hizmetine girişi, bu yıllarda başlar.

Uzun yıllar Beşiktaş’ın Akçeşme semtinde Akaretler’deki mescidin yakınında bir ev alarak oturdu ve memuriyetten erken ayrıldı ve 1862 yılında akciğer vereminden öldü. Maçka’da Silahhane civarındaki Şeyh Mezarlığı’na defnedildi. Mezarı, mezarlığın Valide Çeşmesi’ne giden caddeye bakan duvarın dibindeydi.

Kitabesinde “Ser Musahib-i Hazret-i Şehr-i yari Suyolcu-zade Salih Efendi’nin ruhu için el-Fatiha” yazılı olan bu mezar, 1958 yılında caddenin genişletilmesi sırasında, İstanbul Sular İdaresi’nce boru döşenmiş ve mezartaşı yok olmuştur.

Söylendiğine göre Mevleviyye tarikatına mensub, titiz tabiatlı, kısa boylu, kır sakallı, sözü sohbeti yerinde, zarif bir kimseymiş. Ölümü üzerine söylenmiş olan şu tarih beyti ünlüdür:

“Ne zaman eylese taksim Suyolcu Salih
Su-be-su akıtır lüle misali çeşmim”

Çağının ünlü bir hanendesi ve musiki ustası olan Salih Efendi’nin bestelerinde geleneksel bestekarlık ilkelerine bağlılık, duygu zenginliği, teknik mükemmellik göze çarpar. Beyâtî arabân makâmında bestelediği “N’eyleyeyim n’icedeyim olamam bir an” ile şevk-efzâ makâmında bestelediği “Hemdemim olsun Şehinşaha Safalarla tarab” şarkıları en ünlülerindendir.

İki beste ile muhtelif makam ve usullerde on sekiz şarkısı biliniyor. Çok ilâhi bildiğini ve bunları kusursuz bir uslubla okuduğunu şu cümlelerden öğreniyoruz.

Sarayda yapılan bir toplantıda, orada bulunan ilâhihanların “cümlesine rüçhan-ı zahir ve ilahi okumağa mahir olan çavuşlardan Suyolcuzâde Sâlih Efendi, (Tahtgah etdi vücudum şehrini sultanı-ı aşk) nutk-i pakini tertemiz okudu…” deniyor. Kaynak: eksd.org.tr

Bir yanıt yazın